Sözün freni olursa, başın sağa sola çarpmaz.
Ya da freni olmayan bir aracı sürüyorsun!
Ya da frene hiç basmadan sürüyorsun!
Ya da frene ne zaman, hangi şartlarda basılacağını bilmiyorsun!
Hep bi yerlere toslayıp hasarlı aracınla duruyorsun!
Hem kendine, hemiçindekilere, hem de aracına hasar veriyorsun!
Aracını böyle sürmeye devam edemezsin!
İyi bir sürücü olmakta bir sanattır.
İyi bir yönetici olmakta bir başka güzelliği olan bir sanattır.
İnsanların nasıl yönetileceğini bilmezsen, kırgınlıklara, küskünlüklere, isyanlara, başkaldırmalara sebep olursun!
Bir yöneticiysen!
Ya da bir siyasetçiysen!
Her şeyden önce; öncelikle!
Dinlemeyi, hem de özenle sabırla öğrenmelisin!
İstekleri göz ardı etmemelisin!
Diyalog kurmaya özen göstermelisin!
Güngörmüş insanların sözlerine kulak vermelisin!
Bilge insanlara danışmalısın!
Tecrübelere önem vermelisin!
Tecrübelerden yararlanmalısın!
Senin doğrunun en doğru olduğunu sanmamalısın!
Başka doğrularda vardır.
Hatta bütün doğruların üstünde başka doğrularda vardır.
Gerçeği aramalısın!
İnsanları duygusal akılınla, önyargılarınla suçlamamalısın!
Aklın ve sağduyunun yolunu vicdanınla seçmelisin!
Düşünceni akıl ve sağduyunun ve vicdanın süzgecinden birkaç kere geçirmeden,filtre etmeden söze dönüştürmemelisin!
Ağzından çıkan bir sözü, bir daha gerisi geriye ağzına döndürülemeyeceğini bilmelisin! Bir söz, ağzınızdan çıkana kadar o söz size aittir.
Sonra siz ona ait olursunuz.
Akıllı insan ise, aklını akıllıca kullanır.
Daha akıllı insan ise; vizyonu, birikimi, tecrübesi olan insanın aklını, bilgisini, birikimini vizyonunu ve tecrübesini daha akıllıca kullanır.
Dilin kendisi küçüktür ama becerisi büyüktür.
Her türlü sevinç ve üzüntü dilden kaynaklanır.
Anadolu da bir deyim vardır.
“İnsanın başına ne gelirse, ağzına girenle, ağzından çıkandan gelir” diye.
Ağzından çıkacak her söze de firen koyabilirsin!
Aracın freni gibi, sözününde dilinin uçunda fireni olursa!
Başın sağa sola hiç çarpmaz.
Olgunlaşmamış bir düşünce. Olgunlaşmamış bir meyveye benzer. Isırırsan ağzını ekşitir. Damağını buruşturur. Onu mide kabul etmez. Zorla kabul ettirsen bile, mideyi ekşitir, gaz yapar, rahatsızlık verir.
Onun için düşünceni çok iyi olgunlaştırmadan insanların önüne koyma! Başarı şansını kaybedersin! Hüzün yüreğini kaplar. Başına ağrılar girer.
Bütün çabalarına rağmen iyi niyetin hiçbir işe yaramaz olur.
Haklıyken haksız duruma düşersin.
Kendini, kendine hem de başkalarına anlatamaz olursun!
Çıkış yolu bulmakta zorlanmaya başlarsın!
Açık kapılar yüzüne kapanmaya başlar.
Kapalı kapıların arkasında hayatın gerçeğini göremez ve bulamaz olursun! Bu iyi bir yol değildir.
Sözün özü: Bir yönetici ya da bir siyasetçi neyin söyleneceğini de iyi bilmeli, ama neyin asla söylenmeyeceğini çok daha iyi de bilmelidir.
Bir tek kelime bazen insanı çok yüceltir.
Bazen de çok alçaltır.
Bunun örneklerini her zaman medya da görülüyor.
Ne mutlu!
Devletimizin güvenliğini, ülkenin huzur ve mutluluğunu geleceğe umutla taşıyabilmek için, sözün en güzelini, en yararlı olanını söyleyebilenlere!
Cennet ülkemizin sosyal barışını kucaklayarak bizlere “Yaşama Sevinci” verenlere verebilenlere!
Yrd. Doç.Dr. Faruk ERMEMİŞ
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi