Huzurevinde kalan yaşlılardan bir grup olarak “Sandığınız Gibi Değil” adında bir tiyatro oyununu oynuyoruz. Dün prova yaparken arkadaşım rol gereği televizyonu açtı: “Aman Allah’ım ne görüyorum, adam karısını dövüyor. Ayıp ayıp kadın dövülür mü? Elleri kırılasıca.”
Akşam otururken zihnimden arkadaşımın provada söylediği sözleri kendimce cevaplamaya çalıştım. Tabi kadın dövülmez. Kadın gonca güldür, çiçektir, sevilir, koklanır. Çok kırılgandır. Kırılır, üzülür, neşesi yok olur. Hoş tutmak gerekir, üzecek ortamlar yaratmamalıyız.
Erkek; evin temeli, direği. Batmayan güneşidir. Erkek olan evin duvarları bile gülümsermiş.
(Vay anam vay…)
Bu da biz kadınlara düşermiş. “Kadın, kadın olmalı, erkeğin eline sopa vermemeli.” Babaannem söylerdi. 6-7 yaşlarındaydım, evimizin çok yakınlarında Mehmet abi ile Şaver yengemiz vardı. 2-3 gün geçmez kavga dövüş sokaklara taşardı. Kadın ağlayarak babaanneme gelir, yediği sopa izlerini gösterirdi. Babaannem “Kızım huyuna git, karşı söz söyleme. Karşı söz söylediğin zaman o da sana kızıyor, seni dövüyor” derdi.
Birinde, “Bak Şaver kızım, sen haksızsın. Adamın eline adeta sopayı verip döv demişsin. Bak benim gelinim de var. Hiç seslerini duydun mu? Mutlaka ufak-tefek tartışmalar olur, tatlıya bağlanır.”
Derken Mehmet abi “Ana, bu kadın beni katil yapacak” diye feryat ile geldi. Babaannem onu da oturttu. “Mehmet’im, ikiniz de suçlusunuz. Şu komşularımızdan hiç sokaklardan duyulan kavgalar duydunuz mu?”
Babaannem onlar ile dakikalarca konuştu. Dili döndüğünce güzel örnekler verdi. Yoruldu ki, anneme “Melek kızım, bize birer şekerli kahve yapıver de şu işi tatlıya bağlayalım” dedi.
Kahveler içildi, söz vererek evlerine döndüler. Kavgalar olduysa da, sokağa taşmadı.
Çocuklar evin neşe kaynağı. Ailenin geleceği, onların büyüdüklerinde nasıl olmasını istiyorsak öyle yetiştirmeliyiz. Daima dürüst olmalıyız, yalan söylememeliyiz. Elinde kendine ait olmayan bir şey gördüğümüzde onu sahibine vermesini veya aldığı yere bırakmasını sağlamalıyız. Hırsızlığın çok kötü bir şey olduğunu anlatmalıyız. Eşyalarını ve kıyafetlerini temiz, düzenli kullanmasını sağlamalıyız. Bu benzeri işleri hem anne hem baba birlikte yürütmeliler. Anne ve babanın söz beraberliği olmaz ise evimizin neşesi zehir, gelecek kötü kabuslarla dolu olur.
Örnek aile olmak için anne ve baba uyumlu olmalı. Çocukları hata yaptığında onu karşısına alıp, üşenmeden hatasını düzeltmesine yardımcı olmalılar. Hele hele dövmek, bağırıp çağırmak büyük hatadır.
Kardeşleriyle, sokaktaki veya okuldaki arkadaşlarıyla çok iyi geçinmesine dikkat etmeliyiz. Sıkmadan nasihatlerde bulunmalıyız. Dışarıda rastladığımız bir olayı ona örnek olarak anlatmalıyız.
Haydi kolay gelsin hepimize, evlatlarımız hiç kimseyi üzmesin. Sizleri de üzmesin. Örnek aileler, örnek toplumlar yetiştirmek üzere.
Amin, amin, amin…