Abdullah ÇELEBİOĞLU
Abdullah ÇELEBİOĞLU

Gazete: Düzce Postası

Çelebice

Ayağa kalk ya da imar- mimar

  • 21.02.2023 10:07

99 iki büyük depreminden sonra hep dilediğim bir şey vardı...

Deprem için yeni nesillere ibret olmak üzere somut bir yıkıntı örneğinin bırakılması... Olmadı maalesef... Bir DEPREM ANITI yapılmasını bekledim. 23 yıl geçti o da olmadı. Halbuki çok önemli... 17 Ağustos 1999 depremle ilk tanışmamdı. Büyükler o an önceki depremleri saymaya, yaşadıklarını anlatmaya başladılar. Bunları önceden anlatmamış olmalarına hayıflanmıştım. Aradan onca yıl geçti biz de aynı hatayı yaptık... Ben böyle olmayacağını umuyordum, yanıldım.

Peki, şimdi şu olanlardan sonra tüm olan biteni yeni nesillere aktarmak için ne yapacağız?

Bunun önemini ayrıca açıklamaya gerek var mı?

*

Gelelim mimar ve mimariye...

Beni çok seven benim de kendisini çok sevdiğim bir arkadaşım idi... İdi diyorum çünkü artık değil...

Depremlerden sonra sıkça tekrar ettiğim bir sözü yazmıştım. Şöyleydi; ülkemizde birçok meslek dalı sınıfta kalmıştır, ama bunların başında mimari gelmektedir. (Diğerlerini de sayıp düşmanı çoğaltmayayım). Bu iddialı sözün arkasında yeterince teknik bilgim olmadığı gibi hele şahsi kabiliyetim hiç yoktu. Bahsettiğim arkadaşım bu yazım üzerine bana eleştiri yaptı. Konuya vakıf olmadığım halde böyle bir hükmü nasıl verirmişim... Tarih sevgisi yönümü unutmuştu... Ben de onu unuttum uzun yıllardır.

Mimarinin yüceliği konusunda uzun uzun yazacak değilim.

Fikrim şudur ki; mimar, mühendis, usta, o muhteşem kabiliyetlerini sanatlarının kurallarına göre eserlerini ortaya koyabilmelidirler. Siparişlere göre ürün verme zorunda kalmamalıdırlar.

Müteahhidi bu listeye koymadım çünkü o bence sadece bir organizatördür.

Mimar-mühendis müteahhit değilse tabi ki zaten böyle bir şey olmamalıdır.

Peki, gelelim yine depreme... Yıkımlarda birçok faktör etkili evet ama asıl sorumlu kim?

Müteahhit mi? Mimar mı? Usta mı?

Müşterinin sorumluluğu yok mu? Varsa ne kadar?

Uzun uzun tartışma konusu bunlar... Cevabı en sonunda vereceğim.

-Siyasi unsur nerede burada, dediğinizi duyar gibiyim.

En başta tabi... Mimariden de başta...

Siyasi unsurlar tüm iş ve oluşlarda birinci yetki-karar-irade-imza sahibi olduklarına göre sorumlulukları da buna mütenasip olmalıdır.

Peki, öyle midir? Değil maalesef...

Peki, siyasi unsurların da üstünde önünde olması gereken unsur nedir? Kanun ve ona bağlı kurallar... Öyle mi peki? Maalesef uygulamada ihmal ediliyor.

Siyasi unsur olarak seçmen olan mimari müşterisini bu sıfatıyla nereye konumlandırmalıyız bu durumda?

Konu uzar gide ve uzun yazı okunmaz...

Kısaca hepsinin cevabı şu; toplam kalite...

Tüm unsurların katkılarından, etkilerinden oluşan toplam kalite...

Toplam kalite kurslarını tavsiye ederim bu arada... M. Anlı benzeri programlar yerine verilebilir mesela...

Ayrıca kaos yönetimi kurdu da olmalı amma kim katılır, kim izler bilemem...

Ah şu çapsız, ufuksuz, kifayetsiz, muhteris, vandal, çakal tipleri siyasete katmamız yok mu....

Ve ahhh şu muhalefet kolaycılığımız yok mu...

Ahhh hep başkasını suçlama kolaycılığımız ahhh...

Ve şöyle seslenir hak; suçlu ayağa kalk...

Sana diyor sana... sana... Ayağa kalk.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Postası Gazetecilik Matbaacılık Ticaret Ltd. Şti. (www.duzcepostasi.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız