- 17.12.2022 11:11
Bundan hemen hemen 19 yıl önce, Konya Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 3. Sınıf öğrencisi olduğum sıralarda Muğla’nın Yatağan İlçesi’nde bulunan Lagina Hekate Tapınağı kazılarına katılmıştım. Çoğunluğun Konya Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencilerinden oluşan kazı ekibinde, ülkemizin farklı üniversitelerinden de misafir öğrenci arkadaşlarımız katılmaktaydı. O arkadaşlardan biri de Okan isimli bir arkeolog adayıydı.
Okan’la ilk tanıştığımda kendisine “Nerelisin Okan?” diye sormuştum.
O da bana “Düzceliyim” diye cevap vermişti.
Ve ben de o anda ( tabi ki de içimden) “Hıı Düzce ? Neresi ki? Ne kadar sıkıcı bir yer olmalı” diye düşünmüştüm.
Nerden bilebilirdim ki Düzceli biriyle evlenip, Düzce’de aile kurup, Düzce’nin arkeolojisi için çalışıp, hatta siz Sevgili Düzce Postası Gazetesi okurları için Düzce ile ilgi yazılar yazacağımı…
Onun içindir ki hemen hemen yer yazımda aslında Düzce de şu var, Düzce değerleri çok önemli.. her şeyden önce Düzce’nin köklü bir tarihi var… vb söylemlerim bulunmaktadır. Sadece gazetedeki yazılarımda değil, her gittiğim konferansta, her gittiğim şehir dışı seyahatlerimde ya da Düzce’ye gelen misafirlerime sürekli Düzce’yi anlatır dururum.
Belki de bu şekilde yaklaşık 20 yıl önce aklımdan geçirdiğim bu sorunsalı, kendi kendime cevaplamaya çalışıyorum.
Yukarıda bahsettiğim üzere Okan’ın verdiği cevapta aklımdan geçirdiğim bu fikir, sadece bana ait bir düşünce değil, çoğu insanın aklından geçen bir kanı olduğunu söylesem abartı olmayacaktır. Ama tabi Düzce ile ilgili bu görüş yaklaşık 19-20 yıl önceydi. Şimdi ise benim ve çoğu insanın aklına Düzce deyince Konuralp Antik Kenti Tiyatrosu ve oradan çıkan, kendi zamanının sanat eseri olan Apollon Heykeli ve diğer arkeolojik buluntular geliyor. Bu durumun en güzel ve gerçekten de gurur verici örneği yakın zamanda Milliyet Gazetesinin, değişik üniversitelerden 20 öğrenci ve 400 arkeoloji meraklısının katılımıyla düzenlediği arkeoloji keşif değerlendirmesinde Düzce Prusias ad Hypium Antik Kenti Tiyatrosu’nda Apollon heykeli olarak 6. sırada yer almasıdır. 2014 yılından beri heyet üyesi olduğum tiyatro kazısının böylesine önemli bir liste de olması çok gurur verici. Darısı Unesco listesinde yer almaya… O da olacaktır elbet, o günleri de görebileceğimizden hiç şüphem yok. Ama ilk koşul çalışmak hem de çok çalışmak. Kazılarda bu zamana kadar emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara ve meslektaşlarıma tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Listede benim için çok önemli ve onur verici bir sıra daha var. 7. sırada yer alan Apollon Tapınağı’nın keşfi - Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti (Bursa).
Hem lisans eğitimim hem de doktora eğitimim sırasında gerek bilimsel öğretileriyle gerekse meslek ahlakı konusunda beni yetiştiren çok kıymetli Sayın Prof. Dr. Mustafa Şahin ve Sayın Prof. Dr. Derya Şahin hocalarımın keşfinin yer alması çok gurur verici olmakla birlikte “çalışmak hatta çok çok çalışmanın başarıyla sonuçlanacağını” göstermesi adına çok önemlidir. Her iki hocamı tebrik eder, saygılarımı sunarım.
Listede yer alan 8. sıradan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Su altında Helenistik Antik Liman’ın keşfi (Kerpe/Kocaeli).
Koceli Müzesi Müdürü Serkan Gedük’ün kazı başkanlığında ve Düzce Üniversitesi Sualtı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ahmet Bilir’in bilimsel desteği ile Kerpe Antik Limanı’nda üç yıldır devam eden sualtı kazılarının da bu listede yer almasından dolayı kendilerini tebrik ediyorum. Her bir toprağı kültürel değerler ile dolu ülkemizin zenginlikleri, sadece karada değil, denizlerimizde de yer almaktadır. Bundan yine yaklaşık 20 yıl önce bu vizyonla yola çıkıp, Arkeoloji Ana Bilim dalının bir alt dalı olarak kurulan Sualtı Arkeolojisi Bilim dalının, günümüzde bu başarılara eriştiğini görmek bir sualtı arkeoloğu olarak çok gurur verici bir durum.
Velhasıl, bu kadar büyük emeklerle ve başarılarla dolu bir listede Düzce’nin çok önemli kültür varlıklarından birinin keşfinin yer alması adına tüm Düzceliler adına kıvanç duymaktayım.
Yorum Yap