Geçmişini gör… Geleceğe adım at…

  • 14.01.2023 10:15

GEÇMİŞİNİ bilmeyen, geleceğini göremez…

Belki de güçlü bir vizyona sahip olmanın en baş şartı da budur.

Her hafta köşemde yayımlanan yazılarımı kaleme almadan önce, mutlaka haftalık gündem araştırmamı yapar daha sonra konu başlığımı belirlerim. Gündem de olan bir olayı, bir durumu da yazılarıma aktarırken, kendimce belirlediğim naçizane bir üslupla kâğıda dökerim. Peki, nedir benim yazma metodolojim?

Gündemde olan konunun ilk önce en erken tarihine in, sonra tekrar günümüze taşı.

Yani geçmişini gör.

Zaten yapmak istediğin (çok ta futuristik olmayan) bir projeyi geçmişte de bulabilirsen, doğru yoldasın demektir. Bu yöntemi yazılarımda uyguluyorum aslında. Örneğin şehrimiz için yapılması planlanan bir projenin köşemde değerlendirmesini yaparken ilk önce konunun retrospektifini yapıyorum. Eğer tarihin derinliklerinde benzer bir örnekle karşılaşırsam, hemen yazıya döküyorum.

Bu hafta da aynen böyle bir örnekle karşılaştım. Daha doğrusu Sayın Belediye Başkanımız Dr. Faruk Özlü ’nün bir cümlesi beni tarih literatürünün derinliklerine attı.

Şehrimizde kereste ve ağaç sanayinin geliştirilmesi amaçlı, il kurum temsilcileri ile  kentin önde gelen sanayicilerinin bir araya geldiği toplantıya öncülük eden Sayın Özlü’nün toplantı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Düzce, şehir olarak kurulduğu ilk çağlardan bu yana kereste ve ahşap işleme potansiyeli ile birçok araştırmaya konu olmuştur.” cümlesi “Geçmişi gör.. Geleceğe adım at..” sloganının gerçeğe dönüşmüş halidir.

Sayın Özlü’nün dile getirdiği ...şehir olarak kurulduğu ilk çağlardan bu yana kereste ve ahşap işleme potansiyeli…. Cümlesinin aslında hiç te argümansız bir cümle olmadığını kanıtlamak için şimdi bende size bahsi geçen cümlenin tarihi kanıta dönüşmüş halini sunacağım.

Her yazımda bahsettiğim üzere antik çağ da Prusias ad Hypium Antik Kenti,  Düzce ili, Konuralp Mahallesi’nde Hypios ismini taşıyan Melen Nehri kenarındaki korunaklı bir tepenin güney yamacında kurulmuştur. Kentin güneyinde yer alan bereketli ova, kentin territoriumu içinde kalmaktadır. Bu ova kuzeyde Hypios/Hypius Dağı ile Pontos Euxeinos’tan ayrılmaktadır. Prusias ad Hypium’un territoriumu büyük olasılıkla güneyde Modrena (Mudurnu), doğuda Bithynion/Claudiopolis (Bolu) kentleri ile sınırlı olmalıdır. Kentin kuzeyinde Dia (Akçakoca) kenti bulunmaktadır. Birçok antik ve modern kaynakta kentin antik dünyadaki tarihi coğrafyası bu şekilde verilmiştir. Prusias ad Hypium kenti,  Dia sahillerine kadar uzanmıştır ve buradaki bir liman vasıtası ile de ticaretini gerçekleştirmiştir.

Yani, tarih boyunca Karadeniz coğrafyasında bir nehre sahip her kent gibi Prusias ad Hypium kenti de sahip olduğu bereketli topraklarının mahsullerini, ithal pazara açmak için Hypios Nehri’nin Pontos Euxeinos’a (Karadeniz) döküldüğü ağza konumlanmış limanına, ürünlerin ulaşımı için Hypios (Melen) nehrini kullanmıştır.  Prusiaslı tüccarlara ait mezar yazıtlarından anlaşıldığı üzere kent,  Pontos Euxeinos’un kuzey ve batı kıyılarında bulunan Tomis, Olbia ve Bosphoros Krallığı ile ticari bağlantıları bulunmakta(Robert, 1980: 76-77) hatta kent bereketli topraklara sahip olmasına karşın tarımsal ürün ithal etmemektedir. Yine yazıtlardan anlaşılacağı üzere sıkça yaşadığı tahıl kıtlığı da (Ameling, 1985: 6, 9, 13, 17,19, 48) sahip olduğu uçsuz bucaksız orman kaynaklarının takas edilmesi ile giderilmektedir.

Yazıtların yanında küçük dairesel yüzeye yapılmış küçücük simgeler bizlere tüm bu hikâyeyi anlatır.

Derler ki, sola dönük vaziyette ayakta duran figür, ben bereket timsali Tykche’nin kız kardeşi Eirene’yim. Düzce’nin insan vücudundaki haliyim. Sol elimde Düzce Ovası’nı temsilen bereket boynuzu tutmaktayım, sağ elimde ise iki kuru dal tutuyorum ama kuru dal deyip geçmeyin sakın! Siz onu kuru dal olarak görmektesiniz fakat hemen sağ ayağım dibinde bir gemi pruvası ile o elimdekilerinin deniz aşırı ülkelere ticaretini yaptığımı göstermekteyim.

Bir diğer örnekteki figür ise de benim yarı uzanır şekilde olduğuma bakmayın, ben Melen Nehri’nin vücut bulmuş haliyim, sol elimde bereket boynuzu sağ elimde ise de kalın bir dal tutar, MS 2. yüzyıldaki kentim olan Prusias ad Hypium’u temsil ederim.

Prusiaslı tüccarların Karadeniz’deki ticari faaliyetlerine dair epigrafik kanıtlar, kent sikkeleri üzerindeki betimlemeler ve 18. ve 19. yüzyıllarda kente yolu düşen seyyahlardan olan Bore ve Perrot’un kentin ana geçim kaynağı olarak etrafını çevreleyen ormanlarla ilgili ayrıntılı açıklamaları antik çağlardan beri kentteki orman ürünlerinin zenginliğinin ve ithalatının epigrafik ve arkeolojik kanıtlarıdır.

Ülkemizin en genç ili ve aynı zamanda da eski ve köklü geçmişi olan Düzce’nin, Türkiye’nin kereste ticaret merkezi olmaması için hiçbir sebep yoktur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Postası Gazetecilik Matbaacılık Ticaret Ltd. Şti. (www.duzcepostasi.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız