- 18.03.2023 15:12
- (1)
Her yeni eskir, her ömür biter, her canlı ölümü tadar. Dalından koparılmış her çiçek tazeliğini kaybeder. Böylesine bir hayat yolculuğunda her şeyin üzerinde fanilik etiketinin olması, dünyanın bize yar olmayacağını gösterir.
Her şey ait olduğu yerde hayat bulur. İnsan beden ve ruhtan oluşur. Bedenin ait olduğu, yaratıldığı yer topraktır ve gıdasını topraktan çıkan bitkiler, meyveler, sebzeler ile karşılar. Ruhun yaratılış kaynağı ise bizzat kainatın sahibidir. Herkesin ruhunda Yaradan'ın bir dokunuşu vardır. Bu ömrü bizlere ikram edene yakınlaştıkça insan hayat bulur, O'ndan uzaklaştıkça yalnızlık ve manevi açlık yaşar.
Bu serencam içinde vefasızlık ederek, dünyevi heveslere aldananlar, alçalmış olur. Bir binanın bodrum katında pencereden görebileceğiniz manzara, 10. katından dışarıya bakan bir kişinin izlediklerinden çok farklıdır. İnsanlık makamını terk ederek irtifa kaybeden, manevi olarak aşağılara giden bir kişinin hayata bakışı ile; kendisini yaratana yakınlaşıp manevi kemale eren bir kişinin hayatın hakikatini gözlemlemesi elbette bir olmaz.
Her yeni gün bunları tefekkür eden, şuurlu gönüller hayat heyecanını devam ettirir. Lakin dünyada fani olduğunu unutanlar, hayatı sadece madde aleminden ibaret görenler, bir zaman sonra anlamsızlık yaşamaya mahkum olur; çünkü kalpler maddeyle doymaz. Maddi statün ne olursa olsun, hayatın anlamının farkında olduğun her gün, güneşin doğuşu seni mutlu eder, aldığın nefesler bir şükür vesilesi olur. Aksi takdirde tazeliğini kaybetmiş bir hayatta gönül darlığı yaşanılması kaçınılmaz olur.
Yorum Yap