- 26.12.2022 12:17
- (1)
Enes Uygun – Hukukçu
0543 463 5982
Türk Borçlar Kanunu’nun 386. maddesine göre; “Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.”
Hukukumuzda tüketim ödüncü sözleşmesinin kurulabilmesi için herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Ancak usul hükümleri uyarınca ispat hukuku açısından yazılı şekilde yapılması uygun olacaktır.
Borç para verenin kural olarak faiz talep etme hakkı bulunmamaktadır. Taraflar aralarında yapacakları sözleşmede borç verilen paraya faiz işletilebileceğini kararlaştırılabilirler. Sözleşmede faiz oranı belirlenmemişse kanuni faiz işletilebilecektir.
Borç paranın iadesi talebi ile borçlu şahsa ihtarname gönderilmelidir. Ttaraflar aralarında yaptıkları sözleşmede borcun ne zaman iade edileceğini belirlememişlerse borç veren borç alana göndereceği ihtarname ile onu temerrüde düşürebilecek ve temerrüt tarihinden itibaren dava açma yoluna veya icra takibi başlatma yoluna başvurabilecektir.
Açıklama Kısmına “Borç olarak gönderilmiştir” Yazılması Önem Taşımaktadır.
Türk Medeni Kanunu 6. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu ilgili hükümleri gereğince, paranın ödünç olarak verildiğini ispat yükü davacıya aittir.
Bu durumda benzer olaylarda dava açacak kişilerin ödünç ilişkisini kanıtlamaları gerekmektedir. Aksi durumda davanın açıldığı mahkemelerce reddine karar verilebilecektir. Bu nedenle borç olarak gönderilen paralara ilişkin açıklama kısmına bu hususta kayıt konulması büyük önem taşımaktadır.
Birbirine benzer olaylar neticesinde açılan davalara dayanak yapılan banka hesap hareketlerinde açıklama kısmında paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi mutlak önem arz etmektedir. Yukarıda açıklandığı şekli ile ispat yükünün davacıda olması nedenli, buna bağlı olarak, davalı aksi yöndeki savunmasını ispat ile yükümlü olmayacaktır.
Konu ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmak için benimle iletişime geçebilirsiniz.
Yorum Yap