- 17.08.2022 10:45
17 Ağustos 1999’dur.
Saat 03.05’tir.
Korkmaya bile zaman bulamamaktır,
Ciğerindeki havayı salamamaktır,
Ayakta kalamamaktır.
Tarifsiz korkularla şaşmaktır deprem.
Arzın titremesi değil sadece,
Yüreklerin kopmasıdır,
Salıncaktaki gibi sallanmaktır,
Geçmişinden ayrılmaktır.
Ruhunu, beynini eşmektir deprem.
Bilir misin deprem nedir?
Soğuk havanın yakışı,
Suların tersine akışı,
Acı bir gerçeğin bağrına nakışıdır.
Türlü acı ile pişmektir deprem.
Varlığını kaybetmek,
Umutları tüketmek,
Sevdiklerini terk etmektir
Kendini, dünyayı aşmaktır deprem.
Yerin yarılacağından,
Dağların çökeceğinden,
Kıyametin kopacağından korkmaktır.
Nefes alabildiğine,
Bir gömlek bulabildiğine,
Bir tanıdığını görebildiğine dahi
Mutlu olmaktır.
Ateşin başında coşmaktır deprem.
Bilir misin deprem nedir?
Çığlıktır,
Acıdır,
Gözyaşıdır,
Ölüm,
Hasret,
Üzüntüdür.
Yeniden başlamaktır.
Direnmektir kaybolmaya.
Meçhul bir geleceğe koşmaktır deprem.
İhmaldir,
Suçtur,
Fiziktir,
Kanundur,
Kaderdir,
Yazıdır,
Duyulmamış yorumlarla dolup taşmaktır deprem...
12 Kasım’dır
17 Ağustos’tur
Marmara’dır,
Gölcük'tür,
Düzce'dir,
Gölyaka'dır,
Kaynaşlı'dır,
Bolu'dur.
Tüm ülkemizdir.
Bilinen dünyayı aşmaktır deprem.
Korkudur,
Titremektir,
Meçhuldür,
Boşluktur,
Sonuçta çok ama çok acı bir gerçektir,
Ölümdür,
Ölümdür.
Ölüme koşmaktır deprem
Abdullah ÇELEBİOĞLU
17 AĞUSTOS 2020- DÜZCE
Yorum Yap