GEÇEN yazımızda kaybolmaya yüz tutan ama Düzce’mizde yaşatılan meslek grupları içinde bir ikisini yazmıştık. Bugün, iki benzeş olmayan ama birini icra ederken, kendini diğeri sananları gördüğüm için iki meslek grubunu kıyaslayarak arkadaşı içine düştüğü hülyadan kurtarmak istedim.

 Tabi içinizden birileri hastalık kabul edilmeli ki tedavi talep edilsin diyebilirsiniz. Amenna lakin bir korona aşısı gibi dayayarak yazalım ki ola ki maksadımız hasıl olur.

 Arkadaşlar;

Gazeteci; imkanı olduğu müddetçe, güvenilir kaynaklara ulaşabildiği kadarıyla duyduğu, gördüğü gerçeği olduğu gibi anlatmakla mükelleftir. Kanaat ve takdiri muhatabına okuruna bırakır.

Öte taraftan; yanlı, taraf, yönlendirici, manipüle edici… Çeşitlemeleri de olan gazetecilik için kullanılan terim “YANDAŞ” gazeteci olarak literatüre geçmiştir.

Cazgır; Ata sporu olan yağlı güreşlerin vazgeçilmezi. Meydandaki kalabalığın sesini bastırmak şartıyla bağırarak güreşçileri takdim eden kişinin mesleği olarak çıkmıştır. Amma lakin, sonraki süreçte mecazi anlamı gerçek manasının önüne geçmiştir. Hem bağırarak konuştuğu için karşı tarafı susturan, hem de dedikodu yapan kimselere daha fazla denmeye başlanmıştır.

Bağırarak konuştuğu zaman haklı olduğuna inananların ise psikiyatristlik halleri olduğunu söyleyen İsveç menşeli doktorlar da yok değil.

Kuran ile muhatap olan bir topluluğuz. O sebeple Allah kullarına Lokman Suresinde Peygamberin dilinden nasihatte bulunuyor oğluna hitaben. Hz Lokman bilindiği üzere şifacıdır. O sebeple verdiği nasihatleri ruha ve bedene şifa kategorisinde dinlememiz lazımdır. Lokman suresi (31) 18 ve 19’da ve evvelinde ahirinde bir şeyler söylüyor bize.

Dostum bağırma kimseye ayar çekme gazetecilik ayar çekme değil haber verme mesleğidir. Ayar çeken gazetecilerin Aydın’ı, Karamehmet’i Bilgin’i… Neler gördü bu ülke o sebeple BAĞIRANI sevmiyiz, inanmıyız, itibar etmiyiz… VESSELAM