KARADENİZ; bundan 15 milyon yıl öncesinde var olan TETİS okyanusunun kalıntısı.

Bu öyle bir okyanustu ki TETİS’den geriye günümüzde Akdeniz, Karadeniz, Aral Denizi ve Hazar Denizi kaldı.

6 milyon yıl önce Akdeniz kuruyup  alçak bir çöl haline gelmişti..

Karadeniz de iyice küçülmüş  ve Tuna nehrinden gelen sularla  tuz oranını kaybedip göl haline almıştı..  

Ta ki;

Bu oluşumun üzerinden bir milyon yıl geçtiğinde buzul çağında kuzey Avrupa’yı kaplayan buzlar eridikçe sular yükseldi.

Cebelitarık Boğazı yırtıldı ve Atlas Okyanusu’nun suları tekrar Akdeniz havzasını doldurdu.

150 METRE YÜKSELDİ

Önce Akdeniz taştı ve Marmara çukuruna sularını akıttı.

Sonra İstanbul boğazı yırtıldı ve Karadeniz gölüne boğazdan dev şelale gibi sular dolmaya başladı.

Karadeniz gölü günde 15 santim yükselmeye başladı ve 150 metre yükselerek şimdiki seviyesine ulaştı. Kıyısındaki yerleşim yerleri sular altında kaldı.

Yani Altı milyon yıl önce kuruyup göl olan Karadeniz,  bu durum bir milyon yıl sürdükten sonra şimdiki halini aldı.. En derin yeri 2210 metre olan çanak halinde ve de 200 metre derinliğin altında oksijensizlik nedeniyle yüksek sınıflı canlıları içeren bir yaşam bulunmayan kara mı kara bir deniz. 

DOĞALGAZIN DOĞUŞU

Çok büyük tektonik hareketler ile geçen o jeolojik çağlarda kara parçalarının altında kalan bitkiler, deniz canlıları, hayvanlar milyonlarca yılda fosil hale gelerek kalıntıları mineral ve yağlara dönüştü. 

Yani şimdi keşfedilen doğalgaz yatakları işte bunlar oluyor… Ölümden sonraki canlı kalıntılarının deniz dibine çökerek tabanda oluşturduğu doğalgaz yataklarını keşfediyoruz.

AKÇAKOCA’DA BATAN PLATFORMLAR

2003 yılında Akçakoca sahilinin 14 kilometre yakınlarında kurulan platformlardan doğalgaz çıkmaktaydı. Hatta bunlardan çıkartılan gaz borularla işleme tesislerine nakledilip genel sisteme dahil edildi.

Fakat 2005’de platformların üçü dalgalara dayanamayıp battı. 

Ancak sonuçta BU PLATFORMLARDAKİ üretim,  170 kilometre daha uzaktaki320 milyar metreküplük YENİ DOĞALGAZ KEŞFİNİN yanında sözü bile edilemeyecek kadar azdı…

BİN YIL BİLE YETMİYOR

Akçakoca’dan günlük 600 bin metreküplük bir üretim yapılmaktaydı o da yılda 219 milyon metre küp eder ki BİN YIL GEÇSE yeni keşfedilen rezervin yanına yaklaşamıyordu. Zaten kaynağı bu kadar büyük değildi.  

O bakımdan “Karadeniz’de bu ilk değil daha önce de defalarca boş boş müjdeler verildi” gibi eleştiriler ya bilgisizce ya art niyetle yapılıyor.

İnsanın sevincini kursağında bırakmayın derler ya böyle “Öküz altında buzağı aramak” saçmaya kaçıyor.

Yahu bırakın sevinelim !..  Bilip bilmeden konuşmayın!

Neymiş “2 senede çıkarılamaz mış!”…“6-7 sene sürer miş!” çıkarılması.

SEVİNMEK İSTEMEYEN SEVİNMESİN!

Sürsün be birader!.. Bunu mu eleştiriyorsunuz?. Hedefi erkene çekmek mi şuç oluyor?

Hedefini büyük tutmazsan küçük işleri de alt edemezsin! 

Bir de şu var; tuzunuz kuruysa ve  gelecek nesliniz için endişeniz yoksa sizsevinmezseniz sevinmeyin!..  Bırakın dar gelirli insanlarımızın çoluk çocuğuna yarasın.  Bir miras da onlara kalsın!

Fakat doğaldır; bu sistem var ya, dünyanın hiçbir yerinde değişmez. Siyasetin doğası bu “Hep işine geldiği gibi konuşur.”

Saygılarımla.  

AYDIN MARADİT