Düzce Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından organize edilen “Düzce'de Tarih Kültür ve Sanat Sempozyumu”nda Oturum Başkanı olan Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, “Düzce’de Şehirleşmenin İki Kültürel Kaynağı: Basın ve Sinemalar” konulu bir sunum yaptı.
“DÜZCE’NİN KÜLTÜR ŞEHRİ OLMASI HEP DİLE GETİRİLMİŞ”
Konuşmasında Düzce Postası Gazetesi kurucusu duayen gazeteci merhum Bedrettin Maradit'ten övgü ile bahseden Genç, sık sık Düzce Postası Gazetesi haberlerinden örnekler sunduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Düzce Belediyesi 1881’de kaz’a belediyesi olarak kuruluyor. Yapısal tanımlama çok önemli. Yapısal yönden ilçe olunca devlet imkanlarının buralara uzanması güçlüler yaşamış. Biz bunu ne zaman keşfettik. Biz ilkokula başladığımızda Düzce’de okullar çok azdı. İşte o yapısal durumdan dolayı. 1950’lere kadar küçük bir okul vardı. 1953’te Namık Kemal Ortaokulu kuruluyor. 1958’de Düzce Lisesi açılıyor. Şehirleşme çok kolay değil.
Düzce'nin vilayet olması her şeyi değiştirdi. 40'lı, 50'li yıllarda yaşayanlar, varlıklı değillerse okuma şansları yoktu. Gazeteler bizim aynamız. Özellikle bir şahsiyetten bahsetmek durumundayım. Düzce Postası'nın kurucusu Bedrettin Maradit. İlk olarak 26 Nisan 1951'de İstanbul'da Düzce Postası'nı basmaya başlıyor. Matbaa yok, orada bastırıyor, buraya getiriyor ve dağıtımını yapıyor. Altı ay sonra baskı makinesi satın alıyor ve Düzce’de ilk defa gazeteyi kuruyor.
Bu şehirleşmede niye önemli? Çünkü daha önce bir gazete olsaydı, biz belki 1920'lere, 1940'lara daha fazla bakabilecektik. Ama şunu görüyoruz ki merhum Bedrettin Maradit'in bu gazetesinde, her gün Düzce'de yapılan ve yapılacak kültür haberleri muntazam şekilde verilir. Çok enteresandır. Bununla ilgili daha önce bir bildiri de yayınlamıştık. Din, eğitim, kadın ve sosyal faaliyetler dahil, kültürel yazılarla Düzce ölçeğinde şehrin kültür şehri olması hep dile getirilmiş. Devlette İkinci Dünya Savaşı dönemi olması nedeniyle iktisadi yönde sıkıntılar var, katkıda bulunamıyor. Bu nedenle halk, bu eksiği kendisi gidermeye çalışıyor.
“DÜZCE POSTASI BİR KENTLİLİK BİLİNCİ YARATIYOR”
Mesela Düzce'de Verem Hastanesinin kuruluşu 1956-58 arasındadır. 8 Ocak 1953'te Düzce Postası, ‘Veremle Savaş’ haberini yapıyor, buna eğiliyor. Belki bu vereme karşı savaşla ilgili haberin üzerinde durması, Konuralp'teki bölgenin hizmetine sunulan Göğüs Hastanesi'nin kurulmasına katkı sağlıyor.
1953'te Ortaokul Yaptırma Derneği'ne yapılan yardım listesini yayınlıyor, teşvik olması için. Henüz o tarihte büyük ortaokul yok. Ama ortaokul yapma çabasına Düzce Postası Gazetesi değiniyor.
Yine 14 Mayıs 1958'de ‘Düzce'de lise açılması katileşti’ diye bir haber yaparak teşvik ediyor. Bir sevinç olarak yazıyor. O yıllarda burada lise olmadığı için insanlar ya okuyamazdı ya da başka vilayetlere gidilirdi.
Düzce Postası bununla kalmıyor. Ulusal ve uluslararası haberlerden Düzcelileri haberdar ediyor. O dönem günlük gazeteler yaygın değil. Ama Düzce Postası bu şehrin oluşması için fonksiyonunu icra etmeye çalışıyor. Bir kentlilik bilinci yaratıyor. Serbest Kürsü, Bazı Görüşler, Basın Ne Diyor gibi köşeler yer alıyor. Otopark sorununa değiniyor. PTT yok, PTT olsun diyor. Halkın ihtiyaçlarına kulak verilsin istiyor. Bugünkü PTT binasının yetersizliğini konu ediniyor. Bazen Düzce hemşehrilerinin kurallara uymadığını konu ediniyor. Gezi yazılarını, röportajlar yayınlıyor.
Bunlar o kadar önemli ki. Bunları bir define gibi oradan çıkarıp, Düzce'nin o günkü şartlarını, şehirleşme sorunlarını öğreniyoruz. Bunun yanında kartvizit, fatura, davetiye gibi baskı işleri de yapılıyor. Bana göre Bedrettin Maradit, Düzce'nin şehirleşmesinde bir basın kahramanı.
“SİNEMALAR EĞLENCE VE EĞİTİM VASITASIYDI”
Gelelim sinemaya. İkinci olarak basın yoluyla bu şehirleşme noktasında işlevsel çabaların yanında sinemanın çok önemli bir araç olduğunu gördüm. 1950 ve 60’larda sinemaların çok büyük kültürel faaliyetleri olduğunu, etkileşim gösterdiğini gözlemledim. Ayrı bir yeri var. 1950’de Gençlik Sineması açılıyor. 1955’te Nur, Bayram, Lale, Renk, 1970’li yılların başında Martı Sineması açıldı. Bu sinemalar halkın bir eğlence ve aynı zamanda bir eğitim vasıtası. Sinema ile beraber insanların ufkunu açılıyor. Özellikle 50’li yıllarda yerli filmler o kadar yok. Dünyayı etkileyen Asi Gençlik diye bir film var. Düzce’ye de geliyor. Sinemalar arasında müthiş ve rekabet var. İstanbul’da bir Hollywood filmi gösteriliyor. Bir hafta sonra Düzce’de. O filmler ne işe yarıyordu? İleri, modern şehirleri, sokakları, parkları görüyordunuz. Siz de istiyordunuz.
İlçe olmanın zorluklarını yaşadık. Sermaye sorunumuz vardı. Eğitim kurumlarımız 1950-60’lı yıllarda başladı. Sağlık sorunları vardı, hastanemiz çok küçüktü. Halk bu ortamda basın ve sinema yolu ile dünyadan haberdar oldu. Birey olmak zordur. Modern şehirleri ve yaşamı Düzceliler Düzce Postası’nda tanımaya çalıştılar, özlemler duydular, istediler. Sinemada da rahatladılar, eğlence gibi ama eğitim gördüler. Modern hayat nasıl mukayese ettiler, hayal kurdular.”
BİZİ SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZDAN TAKİP EDİN
İnstagram: @duzcepostasi
Twitter : @duzcepostasi1
Facebook: Düzce Postası
Youtube : Düzce Postası
Editör:
E. Kaan Dursun
Yorum Yap