2022’nin akılda kalanları ne diye sorarsanız “başlıkta yazanlardır” derim. Hani nasıl başlarsa öyle biterdi? Hani neyi dilersek o gerçekleşirdi? Tabi ki, her zamanki gibi yine tutturamadık.

Demek ki, neymiş!

Bir şey dilememek lazımmış yeni yıldan...

Hayatı akışına bırakmak gerekmiş bazen...

Olduğu gibi yaşamak, Allah’ın bize sunduğunu ve sunacağını kabullenmek gerekmiş.

Ne yaparsanız yapın, nasıl yaşarsanız yaşayın kaderci olmak gerek bazen.

Tam pandemi bitti derken, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali tüm umutlarımızı aldı götürdü.

 “İyi de bize ne bundan” diyemeyiz. Ekonomik sıkıntılar yüzünden diyemedik de zaten.

2022’ye kötü başladık, kötü devam ettik ama iyi bitirdik. Peki, iyisi neydi?

Hayır, hayır...

Arjantin’in kupayı kaldırması değil.

Dünya Kupası FAS’lının eğlenceli geçmesiydi.

2022’ye savaşla girdik de önceki yıllar sanki farklı mıydı? Değildi elbette.

Yeryüzünde dünyaya gözünü açıp savaşlarla aynı zaman diliminde yaşamayan insan kaldı mı?(!)

Dünyada olan biten pek çok afeti televizyonlardan duymuyoruz bile. Haberimiz olmuyor. Belki de kötü haberleri duymak, görmek işimize gelmiyor.

 “Herkes kendi hayatının başrol oyuncusudur ve diğer tüm insanlar bu hayat senaryosunda diğer rolleri alırlar.”

Ünlü bir diziden alıntılanan bu söz gibi dünyanın ya da yaşadığınız coğrafyanın gündemi ne olursa olsun, yaşamı hissettiğimiz kadar algılarız.

Çünkü yaşamın tam ortasındadır vücudumuz.

Yeryüzünün bir ucunda meydana gelen felaketi, tatilimizi geçirdiğimiz termal otelin lobisinde izlediğimizde felaketin acısını ne kadar hissedebiliyorsak verebileceğimiz maksimum tepki de ancak o kadardır.

Tıpkı bir kentte meydana gelen depremi kahvaltı haberlerinde öğrenen ile gece 04:08’de yaşayanların aynı psikolojide olamayacağı gibi...

Tıpkı Dünya kupasını kaldıran Messi’nin sevinciyle, evimizde TV başında kahve yudumlarken kendisini umarsızca eleştirdiğimiz gibi...

Keşke!

Okyanusya’nın en doğu ucunda, tarih çizgisinin en başındaki Kiribati’de zamana yön vermek mümkün olsaydı, keşke!

Nasıl başlarsa öyle gitmez miydi hani?

Hayır, gitmezdi, çünkü;

“Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerliyor.” du...