- 25.01.2023 14:11
SİNEMA salonu gülmekten yıkılıyordu. Filmin sahne geçişlerinde inişli çıkışlı seyreden replikler aynı argo sözcüklerin etrafında dönüp dolanıyordu.
Yapım gereği filmleri genelde tepki vermeden izlerim. Kendimi bildim bileli bu böyledir.
Hatta yanımdakilerin gülmekten kırıldığı komedi filmlerinde dahi çoğu zaman “sen neden tepki vermiyorsun.” dediklerini çok duymuşumdur.
Herkes bizim gibi değil tabi ama gülmenin de bir orantısı olduğu kanaatindeyim.
Neye gülünür, hangi repliklere, hangi esprilere, hangi komik sahnelere gülünür ayırt etmek güç.
Öyle izleyiciler var her şeye güler. Oyuncu argo konuşsa güler, kaba konuşsa güler, küfretse yine güler. Oysa bilir küfür olduğunu. Ama beyin komediye odaklandıysa ister istemez her mimiğe, her repliğe gülüveriyorsunuz.
Kimileri de bizim gibi hiç tepkisiz beyaz perdeyi takip eder.
Aslında tepki vermemek filmden keyif almamak değildir. Belki de yanındakini rahatsız etmemektir. Ya da hüznü, sevinci, komediyi içinde yaşamaktır.
Komedi filmleri her ne kadar adı üstünde komik hikayelerin sahnelendiği sinemalar olarak bilinse de sinema tarihimizde neredeyse bel altı ve küfürsüz komedi filmlerimiz yok gibi.
Özellikle son yıllarda çekilen pek çok komedi filminde günlük yaşamda küfürbaz olarak nitelendirilen kişilerin tavır ve söylemleri izleyicilere normal bir mizahmış gibi yansıtılıyor.
Oysa nükteli mizah denince akla ilk gelen Nasreddin Hoca’ya ithaf edilmiş geleneksel fıkralar da yine bu toplumun edebi kültürünün bir ürünü değil midir?
Yakın tarihe göz attığımızda Yeşilçam’da Kemal Sunal ve Şener Şen gibi sanatçılarımızın oynadığı filmlerde bu kalite farkını görmüyor muyuz?
Elbette bazı istisna yapımlar var.
Ancak Yeşilçam’ın genel komedi kültürü anlayışı ile günümüzdeki komedi diye piyasaya yutturulan yapımların kıyaslanamayacağı su götürmez bir gerçek.
Öte yandan yabancı komedi yapımlarda da durum farksız.
Pek çok yabancı komedide filmin yapıldığı ülkenin kültürünün argo ve küfürleri yansıtılırken bazılarında ise kaliteli işlere rastlıyorsunuz.
Aslında tüm mesele komediyi belki de Nasreddin Hoca’nın fıkraları formatında izleyiciye aktarmaktı.
Daha doğrusu öyle olmalıydı.
Küfürsüz ve yalın.
Charlie Chaplin gibi taklit edilemeyen sanatçı olmak gerek bazen.
Yorum Yap