- 15.02.2023 10:14
DEPREMİN psikolojik etkisini uzun yıllar üzerimizden atamayacağız. 15 milyon insanın yaşadığı sarsıntı adeta ülkenin DNA’sına işledi. Hemen herkesin bir tanıdığı ya can havliyle kurtuldu, ya da enkaz altında yaşamını yitirdi.
Yurdun her yerinden vatandaşlar akın akın deprem bölgesine yardıma koşuyor. Adeta Kurtuluş Savaşı seferberliği gibi...
Kimisi tırlara, kamyonlara yakacak doldurup götürüyor, kimisi yiyecek – içecek, kimisi tulum, kıyafet...
Kimisi aşevi kuruyor.
İnsanın tüyleri diken diken oluyor.
İmkânı olan elinde ne varsa aracına yükleyip bölgeye gidiyor. AFAD’la koordineli hareket edenler yardımları deprem bölgesindeki ilgili noktalara bırakıp dağıtımları gerçekleştiriyor.
Dünyanın pek çok ülkesinden gelen yabancı ekiplerle birlikte yerli kurtarma ekiplerimiz ilk günden canhıraş uğraşarak enkazdan canlı çıkarıyor.
Günlerce yorulmak bilmeden ailelerini memleketlerinde bırakıp deprem bölgesinde göçük altında hayat kurtarıyorlar.
Kolay iş değil.
Hayatını tehlikeye atıp başka bir hayatı yeniden başlatmak...
Günlerce enkaz altında hareketsiz bekleyip günışığına kavuşan mucizeler...
İnsanı hayrete düşürüyor. Ruhu diriltiyor.
On günlük bebeğinden, 85 yaşındaki yaşlı teyzeye kadar... İnsan bu kadar uzun bir süre aç, susuz, karanlık, hareketsizlik ve psikolojik baskıya rağmen enkaz altında nasıl dayanabilir!
İnsanın aklı almıyor.
Lakin şunu da gördük ki; İmânı güçlü olana, Allah inancını diri tutana bu saydıklarımız bile engel değil.
Dünya tarihinde insanoğlunun son üç bin yılda gördüğü gelmiş geçmiş en büyük deprem felâketi.
Böyle bir afette devletimiz ilk günden itibaren tüm imkanlarıyla deprem bölgesinde yaraları sarmaya gayret ediyor.
Vatandaşlar cansiperane ekip halinde AFAD’a ve KIZILAY’a gönüllü destek veriyor.
Diğer yandan pek çok yerli yardım kuruluşları da faaliyetlerine aralıksız devam ediyor. Devletimizin yardım kurumlarını destekliyor.
İşadamları, sanatçılar, ülkemizin ve dünya futbolunun yıldızları ellerinden gelen maddi manevi yardımlarla yaralara merhem oluyor.
Siyasi ve rant uğruna yapılan kavgalar, eleştiriler ve çekişmeler değil; işte bu birliktelik, bu beraberlik, bu dayanışmadır bizi biz yapan...
Peki, birbirimizin omzuna yaslanmamız için daha kaç afetle yüzleşeceğiz!
Yorum Yap