NASA’da görevli Türk bilim insanı Dr. Umut Yıldız Atlas Dergisinin bu ayki sayısında en çok merak edilen soruların başında yer alan HAARP’la ilgili tüm gerçekleri anlatıyor.

1999 Marmara depreminin HAARP’a dayandırılmasıyla başlayan komplolar, 23 Kasım Düzce depremiyle devam etmişti.

TV’lerde bu konu günlerce gündem olmuştu.

Hatta HAARP’ın sadece deprem değil, dünyanın herhangi bir yerindeki doğa olaylarını bile yönlendirdiği senaryolar türetiliyordu.

Zaman zaman bu akıma biz de katılıyorduk.

Bu kez aynı komplo Kahramanmaraş depremleri için de konuşuldu. Pek çok şey yazıldı, çizildi.

Ancak hiçbir yazılan çizilen Dr. Umut Yıldız’ın anlattıkları kadar inandırıcı değildi.

Bilindiği gibi ABD’nin Alaska’daki araştırma üssü olan HAARP, yani Yüksek Frekanslı Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı’nın asıl kuruluş amacı iyonosferi araştırmaktır.

Bu yüzden Dr. Umut Yıldız’ın Atlas Dergisinin bu ayki sayısında kaleme aldığı makalesinden birkaç pasaj alıntılamak istiyorum.

Dr. Umut Yıldız şöyle diyor;

“HAARP için Alaska’nın seçilmesinin sebebi özellikle kuzey ışıklarına yakın olması ve yoğun insan yaşayan bölgelerden uzaklığı.

Komplo teorisyenlerinin argümanlarına göre, HAARP sinyali yukarı gönderdikten sonra bütün dünyada gökyüzüne etki ediyor. Böylece ABD’nin istediği herhangi bir bölgede doğa olayları meydana getiriyor.

Oysa HAARP’ın yarattığı ısıtmanın etki alanı sadece bulunduğu yerin üstündeki gökyüzünde küçük bir bölgeden ibaret.

Hatta sinyal kapandıktan hemen sonra, yani 1 saniye ile 10 dakika arası bir süre içinde HAARP’ın etkisi geçiyor.

Öte yandan herhangi bir yerde yağmur, kar da yağdıramıyor, çünkü hava olayları genellikle 10 kilometrenin altındaki bulutlarla gerçekleşiyor.

Sonuç olarak HAARP bir atmosfer araştırma merkezi ve kendi halinde iyonosferi araştırmak için kuruldu.

Dolayısıyla milyonlarca yıldır süregelen doğa olaylarına hazırlıksız yakalanmanın sonucu olarak zarara uğradığımızda sorunu başkalarında aramaktan vazgeçmeliyiz.”

Bu makaleye göre insan elinden çıkmış suni bir depremin meydana gelmesi söz konusu değil.

Kimilerine göre 130, kimilerine göre 500 atom bombasına eş değer bir enerjinin açığa çıktığı asrın depremini bu projeye dayandırmak ne kadar mantıklı?

Üstelik dünyada nükleer silah bulunan tüm ülkelerde bile bu kadar atom bombası yokken!