- 31.05.2023 10:15
CUMHURBAŞKANIMIZ Sayın Recep Tayyip Erdoğan ikinci tur seçimlerini kazandı ve son yirmi bir yılı adeta domine etti.
Ancak Erdoğan’ın bu zaferi bazı siyasi partilerce “Pirus zaferi”ne benzetildi.
Peki, nedir Pirus hikâyesi;
“Pirus zaferi, yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan bir zafer olarak adlandırılır. Kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder.
MÖ 280 ve MÖ 279 yıllarında Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus Roma’ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder.
Sonunda Pirus, savaşı kazanır; ancak 50 filin desteklediği ordusunun tamamını kaybeder. Savaşı kazanmıştır ama yanında koskoca ordudan artakalan üç beş sefilden fazlası kalmamıştır.
Pirus’un bu zaferin ardından “Tanrım, bir daha böyle bir zafer verme” dediği söylenir. Pirus Zaferi aslında yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılır. Bu olaya atfen, benzer şekilde kazanılan savaşlara Pirus zaferi denir (Vikipedia’dan).”
Kim ne derse desin, son derece demokratik bir ortamda geçen seçim sürecinde kazanan Türk halkı oldu.
Kaybedenler ise her zaman olduğu gibi yine emperyal güçler ve kuşkusuz onun vagonlarıydı.
Türkiye tercihini yine istikrardan yana kullandı. Ve yine vatanımıza göz diken dış güçlerin hevesini kursaklarında bıraktı.
21 yıldır istikrardan yana tercih kullanan halkı koyun yerine koyanları da bu millet asla unutmaz. Nitekim unutmadığını da gösterdi.
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış ama her yenilgi sonrası rekabete saygı duyup rakibini tebrik edebilmek de ancak gerçek pehlivanlara yakışırdı (!)
Dünya tüm dikkatini seçimlere vererek elbette Recep Tayyip Erdoğan’ı devirebilmenin hayallerini kuruyordu.
Lakin rüyaları tersine çıktı.
Seçimin ertesi sabahı içindeki nefreti kusan ulusal basının bazı yayın organları ise “Kaybederek kazandı.”, “Her şeye rağmen bu yola devam.” gibi gazete manşetleriyle kıskançlıklarını itiraf edip yenilgilerini hazmedememelerinin ezikliğini yaşıyorlardı.
İşte bu söylemleriyle asıl kimlerin dış güçlerin maşası olduklarını da ne yazık ki yazılı basında açık açık beyân etmişlerdi.
Oysa adamlık içimizdeki rekabete dışarıdan müdahale ettirmemektir.
Adamlık, er meydanında sırtın yere geldiğinde rakibini tebrik edebilmektir.
Adamlık, kaybedildiğinde “yan yattı, çamura battı.” değil, adam gibi çıkıp “ biz kaybettik” diyebilmektir.
Yorum Yap