- 19.07.2023 10:59
ANADOLU’nun kadim şehri... Evliyâ Çelebi’nin yurdu. Dünyanın ilk borsasının kurulduğu kent. Uygarlıkların mirası...
Hayatımın iki yılını geçirdiğim ve uzun zaman sonra tekrar gittiğim Kütahya beni karmaşık duygulara savurdu.
Kâh hiç değişmeden zamana direnen eski ve dar sokaklarında nostaljiye kapıldım, kâh artık yerinde devasa yeni binaların yükseldiği beton bloklar arasında buldum kendimi.
Kütahyalıların meşhur bir sözü vardır; “Her yol vazoya çıkar.”
Gerçekten de bu kadim kentte kaybolmanız mümkün değil. Eski ve yeni mimari yapıların iç içe geçtiği bu şehirde hangi cadde ve sokaktan giderseniz gidin muhakkak vazoya ulaşırsınız.
Kentin merkezindeki vazo meydanı oldukça genişletilmiş. Eski valilik binası yıkılıp yerine yenisi yapılmış.
Geçtiğimiz yıl meydana yapılan dal-çık şehir trafiğini bir hayli rahatlatıp düzene sokmuş.
Eski Çinigar yıkılıp yerine devasa belediye binası kondurulmuş. Bana kalırsa Türkiye’deki tüm resmi yapıların mimarisi bu şekilde olmalı.
Çinigar belki tarih oldu ama onun yerine şehre giren ana cadde üzerinde uzay üssünü andıran otobüs terminali artık bu kente gelen ilk misafirlerini karşılıyor.
Kütahya, tarihi, müzeleri, kültürel mirasları ve şehrin dünyaya mal olmuş olan sanatı çinisiyle kendini kanıtlamış.
Seramik ve çinide dünyanın en iyi ustaları bu şehirde fırçasını ve ellerini dans ettiriyor.
Her ne kadar son yıllardaki yapılaşma Kütahya’nın çehresini değiştirse de bu kadim kentin ruhunu yaşatmak için halk mücadelesini sürdürüyor.
Kütahya birkaç sayfa ile geçiştirilmez. Hakkında yazılıp çizilecek çok şey var.
Ne var ki, içi seni yakar, dışı beni misali; Kütahya’da yaşayanlar Kütahya’yı yaşayanlardan daha çok dert yakınıyor elbette.
Son dönemde turizme mal olmuş bazı yapılar şehrin ekabirini kara kara düşündürüyor.
Yakın zaman önce şehir meydanındaki vazonun yıkılıp yıkılmaması konuşulurken şimdilerde aynı baş ağrısı Çinili Cami’yi de vurmuş.
Camiyi tehdit eden heyelan sorunu Çinili Cami’nin geleceğini sorguluyor.
Anadolu’nun her şehri kuşkusuz pek çok sıkıntılarla boğuşuyor.
Eskiye direnen yapılar çağımızın modern mimarisiyle birleşip tarihi doku ilk günkü gibi korunmak isteniyor.
Her ne kadar çini sanatında İznik ile tatlı bir rekabet halinde olsa da Kütahya bu sanatın gelişmesinde pastanın büyük dilimini elinde bulunduruyor.
Çini ve seramikte Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olmaya devam ediyor.
Her şeye rağmen bir Kütahyalı şöyle der;
“BİZ KÜTAHYALIYIZ: Suyumuz İNCİK, Aşımız CİMCİK, İşimiz ÇİNİCİLİK, Hadi gali, gidemin şimcik…”
Yorum Yap