- 18.02.2023 13:26
- (1)
Aidiyet duygusunu veremediğiniz nesiller kayıptır, sizin değildir, bizim değildir, bu milletin değildir. Aidiyet duygusunu da ancak tarih şuuruyla verebilirsiniz nesle. Aidiyet duygusu yoksa adamda üstünde yaşadığı vatana, ekmeğini yediği vatana ihanet eder, ama şuurlu ama şuursuz. Bu vatanın, bu milletin güçlenmesini istemeyenlerle el ele yürür, davullarına tokmak olur. İki yüz yıla yakın bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Satın alınan beyinleri, kalemleri, maşaları sofralarımızda biz yetiştiriyoruz, biz. Konuyla ilgili aşağıdaki yazı; edebiyatçı, şair bir akademisyen olan Nurullah Genç hocanın konferansından:
1960'lı yıllar, bir Japon hoca derse giriyor. Japonya atom bombasıyla yerle yeksan olmuş. Bir millet intiharın eşiğine gelmiş. On beş yıl neden geride kaldıklarını düşünmüşler. Maziyi analiz etmişler. Biz neden geride kaldık. Hallerini düşünmüşler. Biz ne idik ne olduk. Analiz etmişler. Gelecekte ne olmalıyız. Ve bunun için bir devrim yapmışlar: Maarif Devrimi.
Sorunu tespit ettiyseniz çözüm yolu da varsa tamam, yürürsünüz.
Sorunu tespit etmişler.
Hoca boş kağıtlar uzatmış herkese.
Demiş, sorunu tespit ettik.
Nedir hocam sorun, demişler.
Özgeçmiş yazmayı bilmiyoruz.
Nasıl olur hocam, demişler.
Biz özgeçmiş yazabiliriz.
Buyurun yazın.
Almışlar kalemi. Bir şartım var, demiş hoca.
Nedir?
Geçmişi yazmayacaksınız, geleceğin özgeçmişini yazacaksınız.
Hocam ne yazacağız geleceğin özgeçmişiyle?
İşte sorunumuz bu. Sanki bugün doğmuşsunuz gibi elli yılın, yüz yılın özgeçmişini yazın.
Kağıtları toplamış. Kağıtlar boş.
Ne demiş, biliyor musunuz?
İşte sorunumuz bu. Bizim gelecek hayalimiz yok. Sizin gelecek hayaliniz ne kadar peki? Bu milletin ne kadar? Üniversite öğrencilerimizin ortalama hayali dört yıllık fakülteyi bitirmek. Sonrası? Sonrası Allah kerim.
İşçimizin durumu da öyle. Bugün çalıştık, yarın Allah kerim.
Ben de inanıyorum, sonsuz inanıyorum, Allah kerim. Ama ancak Allah, geleceği çalışanların başarılı olduğu bir alan olarak yaratmış. Allah geleceği inananların başarılı olduğu bir alan olarak yaratmamış, çalışanların başarılı olduğu bir alan olarak yaratmış. Biz çalışmadık da onun için geride kaldık. Onun için yardım alan insanlar, ülke, millet durumuna düştük. Sebebi budur. Çalışmadık.
Ve düşününüz Japonların bu gelişimini, bu değişimini bilen rahmetli Turgut Özal bir ekibi (Japon) Türkiye'ye getirmiş. Ben de doktora yapıyordum o zamanlar. Türkiye neden geri kaldı, diye bir araştırma yapın, bize bir rapor sunun. Türk bürokrasisinden önemli isimlerin bulunduğu bir ortamda raporu sunuyor Japonlar. Son cümleleri neredeyse şöyle: Dünya milletleri içerisinde tarihi en zengin olanların başında geliyorsunuz ama tarihini çocuklarına en az öğreten milletlerin de başında geliyorsunuz. Başarılı olamazsınız.
Bunu anlatmaya çalışıyorum. Tarihini bilmeyenin, mâzisini bilmeyenin başarısı olmaz!
Hemen bizim ekipten birisi kalkıyor.
Siz nasıl öğrettiniz, diyor.
Adamın cevabı şu: Biz üç beş, altı yaşına geldiğinde çocukları alırız, yaptığımız büyük işlerin yanına götürürüz, fabrikaların, ürettiğimiz, imal ettiğimiz ürünlerin yanına götürürüz. Onlara deriz ki: Bunları biz yapıyoruz evladım. Dünyada en iyi biziz. Biz şu şu alanlarda birinciyiz dünyada. Çocuk gururlanır, mutlu olur.
Baba biz birinci miyiz?
Evet evladım.
Sonra onları götürürüz Nagazaki’ye, Hiroşima'ya. Deriz ki burada bizi yüz bin öldürdüler, iki yüz bin öldürdüler, burada canımızı yaktılar, derimizi soydular. Burada gözlerimiz fırladı, eridik, döküldük oğlum. Çocuk üzülür.
Baba biz hani birinciydik? İşte o zaman birinci değildik evladım, o zaman gerideydik oğlum. Ezilmemek için, üzülmemek için birinci olacaksınız yavrum.
Bunun üzerine bizim ekipten birisi kalkıp ama bizim Nagazaki'miz yok ki, Hiroşima'mız yok ki?
İşte dediğim bu. Tarihini bilmeyen adamın ifadesidir o.
Ekibin başında bulunan Japon diyor ki: Yazıklar olsun. İstanbul'u fetheden siz değil misiniz, Çanakkale'yi siz yaşamadınız mı? Dünyanın en büyük destanlarından bir tanesi. Siz bunu nasıl söylersiniz?
Açık ve net ifade ediyorum. Geçmişini bilmeyenlerin geleceği olmaz. Bu ülkede kim ki çocuklarına tarihini öğretmiyor, bu ülkenin geleceğini yıkıyor. Bu ülkede hangi vatandaş geçmişini, tarihini, nereden geldiğini bilmiyorsa ya da yanlış biliyorsa, biliniz ki biz gelecekte yok olmaya mahkumuz.
Çünkü geçmişinden bi-haber olanlar başkalarının geçmişinin parçası olurlar. Bu nettir. Geçmişlerini bilmeyenler başkalarının tarihinin parçası haline gelirler. Başkalarının tarihlerinin parçası haline gelenler başkalarının parçası, kölesi haline gelirler. Bütün ezilmiş milletlerin hali bundan ibaret.
Adam sadece “iyi yaşayayım, param olsun, yemem içmem iyi olsun, iyi bir evde kalayım” derse hedefi küçültmüştür. Adamın hedefi, gayesi yoksa zaten küçülmüş, demektir.
İyi bir işiniz oldu, eviniz oldu. Peki çocuğunuz nasıl büyüyecek?
Amerikalı bir düşünürün çok güzel bir sözü vardır: "Hayalleri küçük olanların adımları küçük olur." Başarı, belirlenen amaçlarla eşdeğerdir. Büyük hayalleri olanlar büyük adımlar atarlar.
Tarihi de büyük hayalleri olanlar yazar. Onlar da büyük milletlerdir. Tarih şuuru olmak var olmaktır, güçlü olmaktır, büyük olmaktır, hâkim millet olmaktır.
Sağlık sıhhat içinde kalın…
Yorum Yap