- 27.02.2023 10:08
HANİ diyor ya şair: “İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.”
İşte ben de onu yapıyorum kulaklarım kapalı. Kâbe’deyiz, hem de “tavaf” ta. Kendimle baş başa. Lâkin kendimi dinliyorum.
Kalıp dualarımız vardır: Bazısı Kur'an' dan, bazısı peygamberimizin, bazısı büyüklerin dilinden. Bunlarla vururuz Rabbimizin kapısını. Lâkin çoğu zaman dilimiz söyler, söylediğimizi kendi kulağımız bile duymaz. Söylediğimize kendimizi veremeyiz. Neticede âdet yerini bulur ama eller boş döner.
Hac ve umre tavaflarında da bizim öğrenilmiş dualarımız var. Onlarla çıkarız huzura. Lakin derler ki siz de içinizden geldiği gibi, ihtiyaçlarınıza göre dualarda bulunabilirsiniz. İşte biz de aynen öyle yaptık.
Eğdik kafamızı kendimizle konuştuk. Kusurlarımızı, günahlarımızı serdik. Mağfiret diledik rabbimizden. Çünkü yegâne bağışlayıcı o. Geçmişimiz geçti gözümüzden, ailemiz geçti: Anne, baba, büyükbaba, dede, nene, eş, çocuklar; komşular, arkadaşlar, yetişmemizde maddî manevî emeği geçmişler, akrabalarımız... Hepsinin ölmüşlerine rahmet dünyada kalanlarına sağlık sıhhat hayırlı ömürler diledik. Milletimiz, memleketimiz, memleketimizi yönetenler, memleketime hizmet edenler, tarihimiz, şehitlerimiz, gazilerimiz, bu vatanı bize emanet edenler, dualarınızda bizleri unutma diyenler geçti. Hepsi için içten niyazlarımı arz ettik dua makamına… Deprem felaketinde hayatını yitiren kardeşlerimizin çığlıklarını hissettik. İçimiz yandı, rahmetler niyaz ettik. Sağ kalanlara sabır ve metanetler.
Medine'de peygamber efendimizin (sav), Mekke'de Rabbimin misafiri olduk. Peygamberimize salat-ü selamlar getirdik, rabbimize ubudiyetimizi arz ettik, naz ve niyazlarımızı sunduk.
Kah içimiz ezildi, kah gözlerimiz yaşardı, kah gönlümüz coştu.
Medine bize, Nâbî'nin “Sakın terk-i edepten kûy-ı mahbûb-ı Hüdâ'dır bu. Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ'dır bu.” beyti ile Mülâzım-ı evvel (üsteğmen) İdris Sabih Efendi'nin “Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz Can verir cânânı vermez Türkler. Ebedî hâdimül harameyniz. Ölsek de ravzanı ruhumuz bekler.” dörtlüğünü düşündürdü.
Tavaflarımız hem yürüttü hem düşündürdü hem konuşturdu bizleri. Belki milyonların içinde yalnız kalmak veya rabbiyle baş başa kalmak, rabbiyle konuşmak. İşte tavaf bu yani bir içe dönüş.
Kâbe'nin huzurlu atmosferinden selam ve sevgiler.
Yorum Yap