- 2.10.2023 09:44
" Rahmetli Melezoğlu'nun karısı, Asiye beynamla kardeş. Yani Melezoğlu emmi dedemle bacanak. Zaman zaman dedemin sofrasına misafir olurmuş Melezoğlu emmi. Yokluk yılları... Güzelce karnını doyurduktan sonra sofrada kalanları giderken ceplerine doldururmuş "bunu da Kezbancuğum yesin" diye.
Şoför Kavuk Saim emmiyi de bilmeyen yoktur kasabada. Yıllarca belediyenin arabalarında şoförlük yaptı. Sonra kamyonculuk, cipçilik. Kasabanın insanlarına epey hizmeti var sizin anlayacağınız. Saim emmi de dışarıda bi şey yesin aynısından paket yaptırıp cebine koyar "bunu da Kevsercüğüm yesin" derdi.
Her gün masamın üzerine teyzelerim, emmilerim bikaç elma, bikaç incir, bikaç ceviz, bi avuç fındık bırakıyor. Bi tane kendim yesem bikaç tanesini de Melezoğlu'na, Saim emmiye öykünerek kenara ayırıyorum. Bunu da Eminecüğüm yesin diye. Öyle gördük büyüklerimizden." Arif Ekmekçi
Arif Bey kardeşimin kalemine sağlık. Zaman zaman insanımızın "güzellik"lerini böyle tatlı tatlı anlatıyor mini hikayelerinde. Bu güzelliklerden biri de "paylaşmak".
İmrenerek okudum emmilerimizin hanımlarını düşünmelerini, lokmalarını paylaşmalarını. Mehmet Zahit Efendi hocamız da sohbetlerinden birinde sofrada yemek yerken hanımınızın ağzına bir lokma da siz koyun, demişti de biz gençlerin o zamanlar çok hoşuna gitmişti. Böyle hanelerde sevgiden muhabbetten gayri sen ben kavgası olur mu? Bir hanede yorgunluk olabilir, üzüntü olabilir, açlık olabilir. Ama bunun yanında "paylaşmak" varken bunların ne önemi var? Bunun için denmiş "üzüntüler paylaşıldıkça azalır, sevinçler mutluluklar paylaşıldıkça artar" diye. Paylaşmak kaybettirmez kazandırır: sevgiyi, itibarı, dayanışma, yardımlaşma kültürünü.
Komşular bile birbiriyle hem derdini hem külünü paylaşırdı fi tarihinde. Çünkü komşu komşunun külüne muhtaçtır. Komşuluk bu. Komşuluk hak hukuk demek. Selamsız sabahsız komşuluk mu olur?
Paylaşmak mutlu etmektir başkalarını. Biz yeri gelir varlığımızı, zenginliğimizi paylaşırız yeri gelir açlığımızı.
Dini literatürde zekat da kurban da zenginliğin paylaşımıdır. Komşusu açken tok yatmamak da yokluğun paylaşımı.
Yokluk yıllarında peygamberimize gelerek karınlarına bağladıkları taşları gösteren sahabeye, peygamberimiz de karnını açarak bağladığı çifte taşları gösterir. İşte yokluğun paylaşımı budur. Sen açsan ben de açım. Sen toksan ben de tokum.
Paylaşmak milletimizin karakterinde var. Bunun yakın örneğini Maraş-Hatay depreminde gördük. Elindekini, cebindekini hiç esirgemedi insanımız. Lokmasını paylaştı depremzedeyle.
Ha, bir de şunu atlamayayım: Bölmesini, paylaşmasını bilen biz çıkarmasını, toplamasını, çarpmasına da iyi biliriz!
Biz acılarımızı, kederlerimizi de paylaşırız çoğu kez. Bu bazen bir yolcu olur:
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım
Bazen bir arkadaş, bir dost.
Bunu Halk Edebiyatı türkülerinde çok
görürüz:
Yine gam yükünün kervanı geldi
Çekemem bu derdi bölek seninle
Eremem Lokman'a çaresiz kaldım
Çekemem bu derdi bölek seninle
Bilhassa bazen de "dağllar" yerine göre dert ortağıdır:
Oy dağlar yalçın dağlar
Dumanı hırçın dağlar
Gün olur devran döner
Ağlayan bayram eder
Velhasıl paylaşılan yük hafifler, hafifletir.
Hatta yüklüyü dinlemek bile. Yine velhasıl
paylaşmayı seviyoruz. Bakın facebook'ta
neler neler paylaşıyoruz. Açsanız doyarsınız. Tadında bırakalım.
Sağlıcakla kalın. Öyle diyorlar ya
Yorum Yap