ŞU dünya ne garip değil mi? Darbeler, seller, savaşlar, depremler, hastalıklar, trafik kazaları, cinayetler, intiharlar, boğulmalar, yangınlar diye diye bitmeyen olaylara bir de virüs eklendi.
Dedikodular, çıkarcılık, menfaatçılık, haram yeme, dolandırma, hak yeme, kandırma, kul hakkı, kıskançlık yaparken bunlara bir de virüs eklendi.
Yetkililer yasak koymaya çalışır, biz deleriz. Doktorlar insan hayatı kurtarır, biz doktor döveriz. Ambulans hasta taşır. Biz ambulans taşlarız. Esnaflar para kazanmak için mal alır, hırsızlar bir gecede soyar gider. Bunlara bir de virüs eklendi.
Belediye asfalt yapar, biz asfaltı bozar çukur açarız. Belediye çöpleri toplar, biz yerlere çöp atmaya devam ederiz. Ağaç dikilir, biz ağaçları keseriz. Çiçek dikilir, biz çiçekleri sökeriz. Bunlara bir de virüs eklendi.
Trafik kazaları azalsın, insan hayatı kurtulsun, ocaklar sönmesin, çoluk çocuk yetim kalmasın diye devlet bir dizi tedbirler alır. Ne yapar? Radar uygulaması yapar, EDS koyar, yol ve hız kontrolleri yapar. Biz ne yaparız? Allah ne verdiyse basa bas gideriz. Lafımız da hazırdır, arabanın hakkını vereceksin. İyi de arabanız çoluk çocuğunuzdan daha mı değerli? Bunlara bir de virüs eklendi.
Devletimiz sokağa çıkmayın der, biz çıkarız, yapmayın der, biz yaparız. Maske takın der, biz takmayız. Ellerinizi dezenfekte edin, kolonya dökün, en az 15 saniye yıkayın der, biz yıkamayız. Bu bölge riskli girmeyin der, biz meraktan gireriz. Bunlara bir de virüs eklendi.
Güvenlik güçleri sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde yakaladıkları kişilere cezai işlem uygulamak ister kıyameti koparırız. Hatta alkol alıp dehşet saçmaya çalışırız. Bunlara bir de virüs eklendi.
Tedbir amaçlı bazı yolları, bazı il, ilçe, kasaba, köylere giriş çıkışları kapatırız. Biz ne yaparız? Dağ yollarından, kaçak yollardan gelip gitmeye bakarız. Bunlara bir de virüs eklendi.
Daha saymakla bitmeyen binlerce örnekler var. Bizleri ne savaşlar, ne darbeler, ne depremler, ne hastalıklar, ne de seller ders olmadı.
Kısacası insan oğluna ne yaparsanız yapınız değiştiremezsiniz. Hani bir laf vardır. Can çıkar huy çıkmaz. Güneşi severiz gölgeye kaçarız. Yağmuru severiz şemsiye açarız. Ne bileyim rüzgârı severiz camı kapatırız.
İnsan oğlunun dünyaya verdiği zararı kimse vermiyor. Parayı bulan, altına araba çeken, giyimini değiştiren, yürüyüşünü değiştiren, şımaran, şükür etmesini bilmeyen yine bizleriz.
Bu felaketlerden ders almıyoruz. Bize aralıklarla dersler veriliyor, uyarılar veriliyor anlamıyoruz. Yine bildiğimizi okuyoruz. O anlık hee diyoruz, ardından yine eski halimize dönüyoruz.
Bakınız, maske takıyoruz, yakın temas edemiyoruz, kucaklaşamıyoruz, ziyaretler yapamıyoruz, cenazelere katılamıyoruz, düğün yapamıyoruz, toplantı, seminer, festival, gruplaşma yapamıyoruz.
Niye? Hastalık var diye…
Son model evin, son model araban, çok paran olsa ne olacak? Bakın hastalık var. Herkes gibi hepimiz de aynı kabın içindeyiz. Hala uyanamıyoruz, hala ders almıyoruz, hala bildiğimizi okuyoruz.
Yazıma devam edeceğim ama sayfalar almayacak. Size ne kadar bulmaca gibi yaşadığımızı bir fıkra ile izah edeyim.
Akıl hastanesinde doktor koğuşları gezerken hastalardan birinin bir şeyler yazdığını görür:
“Kolay gelsin. Ne yazıyorsun?” Deli cevap verir. “Mektup yazıyorum” Doktor: “Aaa kime peki?” Deli: “Kendime” Doktor: “Ne yazdın peki mektupta?” der.
Deli cevap verir: “İlahi doktor bey siz deli misiniz? Mektubu daha almadım ki nerden bileyim ne yazdığını.” Biz de yarın ne olacağını bilmeden merak içinde yaşayan bir toplum olmaya başladık.
Başta valimiz Sayın Dr. Zülkif Dağlı olmak üzere koronavirüs tedbirlerinde emeği geçen sağlıkçılara, emniyet teşkilatına, jandarma teşkilatına, belediye camiasına, doktorlarımıza, hasta bakıcılarına, ambulans şoförlerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Devletimize her ne kadar kimin emeği geçmişse hepsine tek tek teşekkür ederim. Allah bir daha böyle felaketler vermesin. Amin.
Arkadaşlar 2. dalga söylentisi devam ediyor. Lütfen kurallara uyalım, verilen görevleri yerine getirelim. Daha virüs hastalığı geçmedi.
Esenkalın…
Yorum Yap