Son Dakika
- 19:00 Çalışmalarda sona gelindi
- 18:58 20 yıl 9 ay kesinleşmiş cezası bulunuyordu
- 18:55 Ortaokullarda "afet bilinci" dersi müfredata giriyor
- 18:50 'Bu bütçede emekçi yok sermaye var'
- 18:50 Aynı konut için farklı fiyatlarla ilan verilemeyecek
- 18:49 Vatandaşa çifte dolandırıcılık!
- 18:48 Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması
- 18:44 Miniklerden Filistin'e destek
- 18:40 Akçakoca’da park kiraya verilecek
- 18:39 Kazada 3 kişi yaralandı
Mehmet Şimşek yazdı...

Kimi eşi, kimi kız kardeşi, kimi de sevgilisi için alçak irtifalı uçuşlar yaparak Düzceliler’in yüreğini ağzına getirmişlerdi. Bu yazımızda o pilotlardan bazılarının sinema filmlerine taş çıkartacak öykülerini derledik…
ARAŞTIRMACI-Yazar Nejad Özsoy ile Düzceli hava şehitleri ile başlayıp genişleyerek devam eden yazı dizimizin bugünkü kahramanı Muğla Milas’lı şehidimiz Asaf Altun. Şehit Bedri Uğurlu’dan başlayıp şehit Asaf Altun’a uzanan yazı dizimizin ilk fişeği dostum İlhami Han’dan gelmişti. İlhami Bey, Düzce ve tayyare deyince Düzce’de eskilerin ‘alçaktan uçan uçak hikayelerinin çokça anlatıldığından bahsetmişti. Bu anekdotu paylaştığım değerli dostum Özsoy, Düzce’nin cumhuriyet dönemi ilk belediye başkanlarından İsmail Hakkı Gözaydın’ın torunu olan Jeolog Eray Erdoğan ile yaptığı bir sohbette Düzce üzerinde yapılan alçak uçuşlardan bahsedince Sayın Erdoğan bu konuda Jale Kuyumcu ile konuşmasını kendisine önermiş. Jale Hanım, eski Düzce Belediye Başkanlarından Rahmetli Süleyman Kuyumcu’nun eşi. Jale Hanım aynı zamanda Rize İkizdere Köhçer’den kardeşi Hacı Kara Mustafa ile Düzce’ye gurbete gelen Hacı (Mehmet) Ali Şanda’nın oğlu Çilimlili Mehmet Ağa’nın kızı. Nejad Bey’in Jale Kuyumcu’dan naklettiğine göre Jale Hanım’ın Çilimli’deki baba evlerine komşu olan Nuriye Hanım’ın pilot eşi Asaf Bey eşine sevgi gösterisinde bulunmak Düzce üzerinde alçak uçuşlar yaparmış. Jale Hanım o zamanlar 10-12 yaşlarında bir kız çocuğu. Allah kendisine sağlıklı uzun ömürler versin keskin zekası ile o günleri dün gibi hatırlıyor maaşallah… Asaf Bey, eşi Nuriye (Çetinçalı) hanımların Çilimli’deki kızlık evlerinin üzerinden öyle bir alçak uçuş yapmış ki, tarlalardaki ekinler yan yatarken, Çilimli’nin çocukları ise bir o yanına bir bu yanına koşturmuşlar. O uçuşlarının birinde de tayyareden tarlaya sımsıkı sarılmış bir paket bırakması hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor…
“TANK AVCISI” UÇAKLARININ PİLOTU
ŞEHİT Hv. Plt. Yzb. Asaf Altun Osmanlı İmparatorluğu’nun Rumeli’de yaptığı fetihler neticesinde Kütahya’dan şu an Yunanistan sınırlarında olan Voştina kasabasına yerleştirilen bir ailenin çocuğu. 1915 yılında Voştina’da dünyaya gelen Asaf Altun’un ailesi 1923 yılında mübadele ile Muğla Milas’a yerleştirilmiştir. Altun, ilköğrenimini Milas’ta, orta ve lise öğrenimini İstanbul Halıcıoğlu Askeri Lisesi’nde tamamlamıştır. 1937 yılında girdiği Kara Harp Okulu’ndan 1939 yılında mezun olmuştur. Teğmen rütbesinde iken Düzce eşrafından Nuriye Çetinçalı ile evlenmiş, Aydoğan ve Gündoğan isminde 2 çocuk sahibi olmuştur. Farklı tayyare alaylarında görev yaptıktan sonra 10 Ocak 1947 tarihinde 9. Tayyare Alay Komutanlığı’nda görevlendirilmiştir. 8 Ağustos 1948 tarihinde dönemin ‘tank avcısı’ olarak nitelendirilen P-47 Thunderbolt uçağı ile görev uçuşundayken Şehit Hv. Plt. Üçvş İsmail Dalan’ın kullandığı diğer bir Thunderbolt uçağı ile kol uçuşu esnasında havada çarpışarak şehit olmuştur. Şehit Altun Balıkesir Şehitliği'ne defnedilmiştir. Eşi ve çocukları Altun’un son görev yeri olan Balıkesir’e yerleşmişlerdir. Büyük oğlu Aydoğan Altun baba mesleğini tercih ederek Hava Harp Okulu'ndan 1964 yılında mezun olmuş, farklı üslerde görev yaptıktan sonra 1984 yılında Kd. Bnb. rütbesi ile emekli olmuştur. Asaf Altun'un eş ve çocukları şu an hayatta değildir. Aydoğan'dan olma her iki torunu da savunma sanayinde mühendis olarak çalışmakta olup dedeleri ve babaları gibi havacılık sevdalısıdır. Şehit Asaf Altun’ı rahmet ve minnetle anıyoruz.
KIZ KARDEŞİNE JEST YAPAN PİLOT AĞABEY
Düzce benzer bir alçaktan uçuş vakasına 1960'lı yılların ikinci yarısında sahne olmuş. Dostumuz İlhami Han bizzat tanıklık ettiği o günleri şöyle anlatıyor:
Rahmetli belediye başkanımız Süleyman Kuyumcu’nun evi eski Akçakoca Caddesi üzerinde bulunuyordu. Kuyumcu ailesinin sınır komşusu olan Dürdane teyzenin iki katlı ve bahçeli bir evi vardı. Evin önünde 500-600 metre karelik yeşil alan. Evin dışı günümüzde giydirme diye tabir edilen üst üste tahta ile kaplanmış bir yapıydı. Balkan göçmeni muhacir bir aileye mensup olan rahmetli Dürdane Teyze’nin eşi erken vefat etmiş. Dürdane Teyze 2 oğlu ve 1 kızıyla yaşıyordu. Çocukların en ufağı olan Sezer sarı saçlı, sempatik ve sevimli bir kızdı. Dürdane Teyze’nin oğullarından biri Düzce Orman İşletmesi'nde çalışan Hakkı Abi'ydi. Diğeri ise havacı pilot Zekai Altay 'dı. Aile birbirine çok bağlıydı. Hava subayı olan Zekai küçük kız kardeşi Sezer’i çok severdi. Aynı zamanda savaş uçağı pilotu olan Zekai Altay o dönemlerde jetleri kullanır, zaman zaman Düzce'deki evlerinin üstünden alçak uçuşlarla kız kardeşine jest yapardı. Ben bu uçuşların 2-3 tanesini çok net hatırlıyorum. Bahsettiğim cadde ile bizim oturduğumuz evin (Şerefiye Mahallesi) arasında 100-150 metre mesafe vardı. Pilot abimiz o alçak uçuşları Bolu istikameti tarafından sorti gerçekleştirerek mahalleye giriş yapardı. Zekai Abi’nin kullandığı uçaklarının gürültüsü biraz korkuya sebep olduğu kadar çıkardığı ses ve basınçla bazı evlerin camlarının kırıldığını biliyorum. Özellikle iki uçuş hafızamda tazeliğini koruyor. Bir başka uçuşun ardından halkın askerlik şubesine giderek şikayetçi olduğunu da duymuştuk. Bu olaydan sonra Zekai Abi'nin bir daha böyle bir teşebbüste bulunmadığı söylenir. Unutmadan kaydedelim ki, Hava Kuvvetleri'nin başarılı pilotlarından Zekai Altay tümgeneral rütbesiyle TSK’dan emekli olmuş ve halen İzmir'de yaşayan bir pilotumuzdur.
“SİZ MİSİNİZ DÜZCE’DEN ALÇAK UÇUŞ YAPAN?”
KONUYLA ilgili diğer ilginç hikâyemiz de yine Düzce’mizin yetiştirdiği değerli pilotlardan biri. İsmi bizde saklı olan pilotumuz 1970’li yılların ikinci yarısı çıktığı eğitim uçuşunda görevli subay arkadaşı ile Konuralp tarafından Düzce istikametinde alçak uçuşa geçer. Düzce Stadı’nın üzerinden süzülerek ovayı Gölormanı köyü üzerinden terk eder. Camı çerçeveyi zangır zangır titreten bu uçuş o zamanın Düzce Askerlik Şubesi Başkanı tarafından anında Ankara’ya rapor edilir. Düzceli pilotumuz ve arkadaşı, eğitim uçuşlarını bitirip de Ankara’ya indiklerinde önlerine savunma kağıtları konulur. O pilotumuz bugün Düzce’de emeklilik günlerinin keyfini çıkarıyor. Yazının başında da belirttiğimiz gibi Düzce’den alçak uçuş yapan pilotlarımız bunlarla da sınırlı değil elbette. Keza Emekli Hava Pilot Tuğgeneral Senai Günal ve Emekli Kaptan Pilot Tarhan Bayram’ın da Düzce üstünde gerçekleştirdiği efsane uçuşlar hâlen toplumsal bellekte canlılığını koruyor. Ayrıca bu tür uçuşlar sonrası Düzce'de; “Yine Düzceli bir pilot memleketine selam verdi” diye espriler yapıldığı da biliniyor.
OLAYLAR SIKLAŞINCA ÖNLEMLER DEVREYE GİRDİ
PEKİ havayolu rotası üstünde olmayan Düzce’de bu uçuşlar nasıl gerçekleşiyordu? Araştırmacı-yazar Nejad Özsoy konuyla ilgili yaptığı araştırmalar ışığında şöyle konuşuyor: 1940-50’li yıllarda modern hava radar sistemleri olmadığı için eğitim uçuşlarına çıkan subaylar kendi inisiyatifleri ile kalktıkları üslere yakın olan memleketlerine uçuşlar yapıyor ve alçak irtifalarda pek izde bırakmıyorlardı. 80’li yıllar öncesi de pilotlar serbest uçuş deklare ederek çıktıkları eğitim uçuşlarında memleketlerinin üzerinde izler bırakırlardı. Bu olaylar çok sık yaşanınca tabi ki caydırıcı önlemlerle sona erdirildi.
ANKARA ASFALTINA 2 ASKERİ UÇAK İNİNCE…
YAZIMIZIN bugünkü bölümünü Düzce’nin önemli şahsiyetlerinden İhsan Çetin’in çocukluğunda tanıklık ettiği bir olayla noktalayalım. Şöyle anlatıyor Çetin: 10-12 yaşındayım. Bir Pazar günü Rumeli Palas dediğimiz yer, rahmetli Hamit Kaplan'ın çalıştırdığı lokantanın tam önüne iki tane uçak kondu. İkişer kişilik uçakların yönü Düzce'ye doğruydu. Halkın Ankara asfaltı diye tanımladığı E-5 Karayolu resmen açılmamıştı. Arkadaşlarla tarlalardan koşarak uçakların konduğu yere gittik. Haberi duyan gelmişti. Çoğu çocuklardan oluşan 150-200 kişilik kalabalık oraya toplanmıştı. Daha sonra pilotlar gelerek uçakları İstanbul yönüne çevirdi. Uçaklar önümüzden yükseldi, Küçük Melen köprüsünden sonra semada kayboldu. Onlar kimdi, niye inmişlerdi, bilemiyorum…
Not: Bize aile arşivini açarak fotoğrafları esirgemeyen şehit pilot Asaf Altun’un torunu Altuğ Altun’a çok teşekkür ediyoruz.