Metin Köseer

Metin Köseer
28.04.2021 - 09:29

KORONAVİRÜS hastalığı nedeniyle bir dizi tedbirler alınıyor. Hafta sonları sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen yasaklara uymayanların daha çok olduğu görülüyor.

Şahsi fikrimi söylemek istiyorum. Herkes için geçerli değil. Bazı vatandaşlar yasak olmasına rağmen sokağa çıkınca kendini bir şey zannediyor.

Sanki çok büyük bir iş yapmış gibi gerile gerile sokaklarda dolaşıyorlar. Bunlara ilaveten bazı vatandaşlar da kıtlıktan çıkmış gibi ya da kıtlık olacakmış gibi yasak günlerde marketlerin önünde onlarca kalabalığa yol açıyorlar.

Hani virüs nerede kaldı? Hani tedbir nerede kaldı? Hani yasaklar nerede kaldı? Hani kısıtlama nerede kaldı?

Yahu bu marketler kaçıyor mu? Yahu siz hepiniz anlaşmalı mı toplandınız? Marketlerde çalışanlar bir yandan müşteriye bakmaya çalışırken bir yandan da etiket fiyatlarını değiştirmeye çalışıyorlar.

Nasıl olsa rağbet var. Nasıl olsa millet akın akın geliyor. Nasıl olsa fiyatlara bakan yok. Sadece ekmek ve sigara fiyatları belli olduğu için bunlara bakan yok.

Bu yasaklar niye veriliyor? Bu kısıtlama niye yapılıyor? Bunu bilen var mı diye sormayacağım. Dünya kaynıyor ama bizim Düzce daha çok kaynıyor.

23 Nisan bayramını bile hastalıklardan dolayı 2 yıldır kutlayamıyoruz. Ama marketlerden alış veriş yapmak için birbirimizi eziyoruz.

Bu nasıl bir düşünce? Bu nasıl bir zihin? Bu nasıl bir kafa yapısı anlamadım. Yahu çılgınlar gibi koşa koşa marketlere niye gidiyoruz?

Her gün açık olan marketlerden alış veriş yapmıyorsunuz da kısıtlama olduğu zaman mı marketleri işgal ediyorsunuz. Şimdi siz evde dursanız olmayacak öyle mi? İlla ki sokağa çıkacaksınız, illa ki boy göstereceksiniz. Bakın bak ben dışardayım diyeceksiniz. Kocaman bir aferin sizlere…

Tamam siz kısıtlamalarda sokağa çıktınız hastalık bitti. Aferin aferin aferin…

Bu arada izin kağıtlarını çıkarmak bu kadar basit mi oldu. Yani sigortalı diye bir kaşe vuran izin kağıdı alıyor öyle mi?

Yahu adamın işyeri Aydınpınar’da adam Konuralp’te geziyor. Bu nasıl bir izin işi anlamadım. Düzce’nin her yerinde gece gündüz arabalar cirit atıyor. İzini olan da olmayan da  piyasa yapıyor.

Bu kafayla bu hastalıklar bitmez.

Devlet kimlerin işe gidip gitmeyeceğini hangi işyerlerin açık kapalı olacağını zaten bildiriyor. O halde önüne gelen nasıl izin kağıdı alabiliyor? Ben ne anladım bu yasaklardan?

Adamın evinin dibinde bakkal var. Adam arabaya binip ta uzaktaki markete gidip geliyor. Bu hastalıklar biter mi? Tabii bitmez.

Güvenlik güçleri hangi birine yetişecek? Hangi birini yakalayacak? Hangi birini uyaracak? Herkes dertli herkes haklı…

Bu fotoğrafları 23 Nisan günü çektim. Süper marketlerin önü insan kaynıyor. İyi ki en yakın bakkala çıkma izni varmış. Eline bir poşet alan kendini sokağa atıyor.

Yahu 2 gün kendimizi sıksak ne olur? Şu lanet olası hastalığı bir atlatsak ne olur?  Ondan sonra 24 saat sokaktan eve girmeyin. Ama önce şu hastalığı bir yenelim.

Düzce’de vaka sayısı patladı. Boşalan hastaneler dolmaya başladı. Salgın var dedikçe millet kendini koruyacağına kendilerini sokağa atıyorlar.

Yakın temasta bulunmayın dedikçe dip dibe giriyorlar. Maske takın dedikçe maskelerini çene altına indiriyorlar. Ellerinizi devamlı yıkayın dezenfekte edin dedikçe her yeri elleye elleye kendimizi rahatlatıyoruz.

Biz bu hastalığa nasıl yakalanıyoruz biliyor musunuz? Büyük marketlerde alışveriş yapanlar bütün ürünleri elliyorlar. Ellenen ürünleri arkadan gelen başka vatandaşlar da elliyor. Bu arada herkes elleye elleye bu ürünler hasta insanlardan hasta olmayan insanlara bulaşmış oluyor. Hastalıklar da artıyor.

Büyük marketleri kapatın bak hastalıklar azalmıyor mu? Çünkü HES kodu istenmeyen yerlerde hastalıklar daha çok yayılıyor.

Pozitif hastalar sokaklarda cirit atarken marketlere girmiyor mu zannediyorsunuz?

Yukarıda belirttiğim gibi dünya kaynıyor ama Düzce daha çok kaynıyor.

Düzce’de artan hastalıklar bu elleme yüzünden olamaz mı?

Esenkalın…