- 4.02.2022 09:31
YÜCE Allah, insanı hem iyilik hem de kötülük işlemeye elverişli bir kabiliyette yaratmıştır. İnsanoğlu, bazen aklını ve iradesini kullanarak, dinimizin emrettiği ve hoş gördüğü işleri yaparken, bazen de nefsinin, şeytanın ve kötülerin etkisinde kalarak yanlış ve hatalı davranışlarda bulunabilir. Bu durumda yapılması gereken şey, işlenen hata ve günahtan dolayı pişman olmak, bir daha o günahlara dönmemeye karar vermek Yüce Rabbimize tövbe etmektir.
Tövbe, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in tavsiye ettiği ibadetlerin en faziletlisi, yüksek makamların başlangıcı, Allah sevgisine ulaşmanın en parlak yollarından biridir. Yaratanının hoşnutluğunu arayan herkes, her anda, her durumda O’nunla gönül irtibatını tazelemesi için çokça tövbe etmelidir.
Sözlükte “dönmek ve vazgeçmek” anlamına gelen tövbe; dini bir terim olarak, insanın işlediği günahını itiraf edip pişman olması, günahı terk edip Allah’a yönelmesi ve işlediği günahı bağışlaması için O’na yalvarması demektir.
Kul tövbe sayesinde, aracısız olarak her an yüzünü ve gönlünü Hakk’a döndürebiliyor, ezeldeki ahit ve misakını tövbe ile tazeleyebiliyor. Yüce Mevlâmız da tövbe eden, kusur ve isyanını görüp boynunu büken insanın; “Ey Rabbim! Sen Gafur ve Rahimsin. Beni bağışla” yakarışını çok seviyor. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bizlerin tövbe etmesinden dolayı Rabbimizin sevincinin ıssız çölde devemizi kaybedip de tekrar bulduğumuzdaki sevincimizden daha fazla olduğunu haber vermektedir. (Riyazüs Salihin, c.1, s.19)
Bir kimsenin günahı ne kadar çok, yaşı ne olursa olsun, samimi tövbe ederek günahlarından kurtulabilir. İnsanın zaman kaybetmeden ve ölümle karşı karşıya gelmeden günahına tövbe etmekte acele etmesi gerekir. Çünkü son nefeste yapılan tövbe geçerli değildir. (Nisa Suresi, 18) Tövbeyi geciktirmek ayrıca bir günahtır. Tövbeyi geciktiren kimse, Allah’ın “tövbe edin” emrine uymamış olur. Çünkü Yüce Allah, işlenen günaha hemen tövbe edilmesini emretmektedir: “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip, sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 17)
Tövbenin makbul olmasının bazı şartları vardır. Bunlar: 1- Kötü davranışlar için samimi bir pişmanlık duymak, 2- İşlemiş olduğu günah ve hataları terk etmek, 3- Geçmiş günahlara kesinlikle dönmemeye karar vermek. Bunlar Allah’a karşı olan günahlar için geçerlidir. İçinde kul hakkı bulunan bir günahı işleyen insan, ayrıca hak sahibine hakkını ödemesi, helâllik dilemesi ve kendisini affetmesini istemesi gerekir. Kul, eğer hakkını helâl ederse ancak günahtan kurtulmuş olur.
Allah’a gönülden inanan bir kimse, işlediği günahlardan dolayı asla ümitsizliğe kapılmamalı ve ilahi rahmetten ümidini kesmemelidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer Suresi, 53) Başka bir ayet-i kerimede de, “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar…” (Tahrîm Sûresi, 8) diye buyurarak, kullarının tövbe-i nasuh ile yani samimi, halis bir tövbe ile tövbe etmelerini istemektedir. Böyle yaptıkları takdirde günahlarını affedeceğini ve çeşitli nimetler vereceğini bildirmektedir. Yüce Rabbimiz günah işleyen kullarından tövbe etmelerini istediği gibi, kullarına örnek olarak gönderdiği peygamberinden de istiğfarda bulunmasını istemiştir: “(Ey Peygamberim!) Rabbine hamd ederek tesbihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.” (Nasr Suresi, 3)
Peygamberimiz (s.a.v.) Yüce Allah’ın bu emrini yerine getirerek tövbe ve istiğfarda bulunmuş, ayrıca “Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyin. Vallahi ben Yüce Rabbime günde yüz defa tövbe ederim” (Müslim, Zikir, 42, III) buyurarak ümmetine tövbe etmelerini tavsiye etmiştir.
O halde içinde bulunduğumuz mübarek üç ayları fırsat bilerek, çokça tövbe ederek günahlarımızdan, hatalarımızdan kurtulmaya çalışalım.
Yorum Yap