YÜCE Rabbimizin yüce kelamı olan Kur’an’ı öğrenen, kurallarına ve adabına uygun olarak okuyan ve onunla hemhal olan müminler üstün derecelere ve mükâfatlara nail olacaklardır. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1-Kur’an okuyanlar ümmetin en hayırlılarıdır:

Hz. Peygamber (s.a.s.), Kur’an öğrenmenin ve öğretmenin Allah katındaki değerine dikkat çekerek şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Tecrid-i Sarih, c.2, shf.240) Allah’ı bilmenin yolu Kur’an’ı öğrenmekten geçer. Allah’ı bilen, O’nun emirlerini yerine getirir ve yasaklarından kaçınarak takvaya,  “Allah katında en üstün olma” (Hucurât, 49/13) mertebesine ulaşır.

2-Kur’an okuyanlar Allah’ın dostları ve seçkin kullarıdır:

Peygamber Efendimiz, gerçek anlamda Kur’an okuyan, ezberleyen ve bunların gereğini yerine getirenleri övmüş ve bu kimselere Allah’ın va’d ettiği sevaplardan sık sık söz etmiştir. Bir defasında: “İnsanlardan bir kısmı Allah’ın ehlidir (dostlarıdır)” buyurmuştur. Ey Allah’ın elçisi, bunlar kimlerdir? diye sorulduğunda ise: “Onlar, Kur’an ehli olanlardır, onlar Allah’ın dostları ve seçkin kullarıdır” (Terğib, c.3. 227-26) karşılığını vermiştir.

3-Kur’an okuyan mü’minin bulunduğu yere rahmet, sekine ve melekler iner:

Kur’an okuyan kimseyi dinlemek, okunan Kur’an’ı anlamak, Kur’an okunan ortamda bulunmak için melekler o kimseyi kuşatır ve o kimsenin bulunduğu yere rahmet ve sekinet iner. Halkının Kur’an’la hemhal olduğu bir yer de, tam manasıyla emniyet ve güvene kavuşur.

4-Kur’an bilgisi kişiyi dünya ve ahirette yükseltir:

Kur’an, kendisine bağlı olanları ahirette yüksek mertebelere ulaştırdığı gibi, dünyada da kişiyi seçkin bir mevkiye getirir. Bununla birlikte, Kur’an’ı en iyi bilen ve hükümlerini en iyi şekilde kavrayabilen kimselere görevde öncelik verilmesi dikkat çekicidir. Yine, Kur’an bilgisi fazla olanlar imamlıkta ve irşat hizmetlerinde görevlendirmede tercih sebebi olmuştur. (Tirmizî, Salât, 60)

5-Kur’an, dünya ve ahiret saadetine götüren en güvenilir kılavuzdur:

Kur’an’ın ilâhî mesajını iyi algılayan ve gereğini yerine getirenler, yolunu şaşırmaz, fitne ve tehlikeler ona zarar vermez. Hz. Ali (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah’ın şöyle söylediğini işittim: ‘Haberiniz olsun fitne çıkacak.’ Ben hemen sordum: ‘Bundan kurtuluş yolu nedir ey Allah’ın Resûlü?’ Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: ‘Allah’ın kitabına uymaktır’…” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 14)

6-Kur’an şefaat eder:

Cenâb-ı Hak, Kur’an okuyan, Kur’an ehli olan insan için kıyamet gününde Kur’an’ı ona şefaatçi kılmıştır. Bu hususla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Kur’an okuyunuz, çünkü Kur’an kıyamet gününde ehl-i Kur’an’a şefaatçi olacaktır.” (Müslim, Müsafirin, 252) Diğer bir hadis-i şeriflerinde de: “Kıyamet gününde Kur’an gelir ve sahibi için şefaat eder...” (Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân, 1) buyurmuşlardır.

7-Kur’an okurken zorlanana iki sevap vardır:

Kur’an okumak başlı başına sevaptır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Kur’an’ı usûl ve âdâbına uygun şekilde okumaya devam eden kimseler hakkında: “Kur’an okumakta mahir olan kişi, sefere (Kur’an’ı rahat okuyan, hafız) ile beraberdir.” (Ebu Davûd, Salât, 343)  buyurmuşlar, diğer yandan, Kur’an’ı yeni öğrenmekte olan veya bir rahatsızlığı sebebiyle kolayca okuyamayıp zorlanan kimseler hakkında da: “Kur’an okumakta zorlanan (ancak, buna rağmen okumaya devam eden) kimseye iki ecir, iki sevap vardır” (Müslim, Müsafirîn, 244) buyurmuşlardır. Burada bir ecir Kur’an okumadan dolayı, ikincisi ise zorlanma sebebiyle verilmektedir.

İki cihan mutluluğunu arzulayan bir insan için en büyük zenginlik Kur’an’dır. İnsan ancak Ku’an-ı Kerim’e uymakla doğru yolu bulabilir, kötülüklerden sakınıp hidayete erebilir. O, kalpler için bir şifa, inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmettir. (Yûnus, 10/57) Kur’an’a uymak, hayatı daha anlamlı kılmak demektir.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’e tazim ve hürmet etmek, onu okumak ve çocuklarımıza öğretmek, onun emir ve nehiylerini hayatımıza uygulamak en başta gelen görevimiz olmalıdır.