- 7.04.2023 11:41
RAMAZANI şerifin mağfiret günlerindeyiz.
Mağfiret, Allah'ın, kullarının işlediği suç ve günahları örtüp affetmesi, bağışlaması anlamına gelen bir terimdir.
Mağfiret kelimesi Kur'an-ı Kerim'de yirmi sekiz ayrı yerde geçer.
Allah'ın isimlerinden biri de "Gaffar"dır.
Yani Allah kullarının yaptıkları hata ve günahları bu isminin bir tecellisi olarak affeder. Bu bakımdan, Cenâb-ı Hak "Gaffâru'z-Zünûb" (Günahları affeden) olarak bilinir. Mağfiret kelimesinin kökü olan, "Gufrân" da, affetmek, bağışlamak demektir. Allah Teâlâ'nın affedicilik vasfını ifade eden "Gâfûr" kelimesi Kur'an-ı Kerim'de bir yerde; yine aynı manaya gelen "Gâfir" kelimesi doksan bir yerde; "Gaffâr" kelimesi ise, dört yerde geçmektedir. Bu da Allah Teâlâ'nın kullarına olan affı ve bağışının ne derece büyük olduğunun bir ifadesidir.
Kur'an-ı Kerim'de, Cenâb-ı Hakk'ın kullarına karşı mağfiret sahibi olduğundan bahseden ayetlerin birinde şöyle buyuruluyor: "Doğrusu Rabb'in, insanların zulümlerine rağmen onlara mağfireti vardır. Rabb'inizi cezalandırması ise çetindir" (er-Ra'd 13/6).
İslâm büyükleri, Allah Teâlâ'nın mümin-kâfir ayırdetmeksizin bu dünyada insanlara nimet vermesinin, O'nun "Rahman" isminin bir tecellisi olduğunu ifade ediyorlar. Bununla beraber Allah Teâlâ, gerek "Rahîm" ve gerekse "Gaffâr" isimlerinin tecellisiyle, kıyamet gününde yalnız müminlere merhamet edecek ve onları affedecektir. "...Ahirette çetin azab da vardır, Allah'ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçimliktir" (el-Hadîd, 57/20).
Cenâb-ı Hakk'ın kıyamet gününde kusurlarını gizleyip, hatalarını bağışlayıp, günahlarını affettiği kullar vardır. Allah'ın mağfiretine mazhar olacak olan bu kullar, birtakım özelliklere sahiptirler. Bunlardan en başta geleni, bu kulların, görmedikleri halde Rab'leri olan Allah'a iman etmiş olmalarıdır: "Şüphe yok ki, görmedikleri halde Rab'lerinden korkanlara mağfiret ve büyük bir ecir vardır" (el-Mülk, 67/12). Diğer bir ayette ise şöyle buyurulur: "Sen ancak Kurân'a uyan ve görmediği halde Rahman (olan Allahdan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artık o kimseyi bağışlanma ve cömertçe verilecek bir ecirle müjdele" (Yâsîn, 36/11).
İman ederek salih amellerde bulunan ve iyi davranış sahibi kimselerin de Allah'ın mağfiretine ulaşacakları aşağıdaki âyetlerde açıklanmaktadır:
"Allah, iman edip, salih amellerde bulunanlara mağfiret ve büyük ecir vadetmiştir" (el-Mâide, 5/9; el-Feth 48/29).
"Cömertçe verilmiş rızık ve mağfiret, imân eden ve salih amelde bulunanlar içindir" (el-Hacc, 22/56).
"Allah, iman edip salih amel işleyenlere -ki onlar iğin mağfiret ve cömertçe verilmiş rızık vardır- ve ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanları -ki onlara da iğrenç ve can yakıcı azab vardır- yaptıklarının karşılığını vermek için kıyamet saati gelecektir" (es-Sebe', 34/4,5).
"İnkar eden kimselere çetin azab vardır. Fakat iman edip salih amel işleyenlere, onlara mağfiret ve büyük ecir vardır" (el-Fatır, 35/7).
Takvâ sahibi olmak da, kişinin affedilmesine vesile olan özelliklerdendir. "Rabbinizin mağfiretine ve Allaha karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun" (Âl-i İmrân, 3/133).
Hz. Peygamber (s.a.s), bir çok hadislerinde Allah Teâlâ'nın mağfiret sahibi ve Gafûr olduğunu vurgulamıştır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Allah Teâlâ'nın doksan dokuz ismi vardır birisi de "Gaffâr'dır" (Tirmizi, Deâvât, 82). Allah Teâlâ'nın günahları örtmesi dünya da o günahları açığa çıkarıp insanların içinde o kulu rezil etmemesi şeklindedir. Ahirette ise, kulunun günahlarını ortaya çıkarıp onu o günahlardan dolayı hesaba çekmemek şeklinde tecelli edecektir. Mağfiretin dünya ve âhiret hayatını ilgilendiren, bu öneminden dolayı Allah Teâlâ, Hz. Peygamber ümmetine Allah'tan mağfiret istemeyi tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber, fiilen kendisi de Allah Teâlâ'dan çokça mağfiret taleb ederek ümmetine örnek olmuştur. Bir hadis-i şeriflerinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Ben Allah'a tevbe eder ve günde yüz defa Allah'tan mağfiret isterim" (Ahmed b. Hanbel, IV, 261; V, 411)
Hz. Peygamber ümmetine çeşitli şekillerde istiğfar etmelerini öğretmiştir. Bunların içinde birisi için "bu seyyidu'l-istiğfardır" buyurmuştur. Bu mağflret duası şöyledir "Allahumme ente Rabbi, lâ ilâhe illâ ente halakteni ve ene abduke ve ene ala ahdike ve va'dike ma'steta'tü, Ebûu leke bi'n-ni'meti ve Ebûu leke bi zenbi feğfirli innehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente" (Buhâri, Deavât, I; Tirmizî, Deavât, 15; Nesâ'i, İsti'âze, 57,63; Ahmed b. Hanbel, IV,122). Bu duanın Türkçe açıklaması şöyledir: "Ey Allahım sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni yaratan sensin, ben senin kulunum. Ben gücüm yettiğince senin ahdine ve senin va'dine bağlıyım. Ben senin nimetlerini buna karşılıkta kendi günahlarımı itiraf ediyorum. Beni mağfiret eyle. Çünkü günahları senden başkası mağfiret edemez."
Rabbimiz içinde bulunduğumuz Ramazan’ı şerifin mağfiret günlerinde hepinizi ve bütün ölmüşlerimizi af ve mağfiret eylesin.
Amin.
Yorum Yap