Sadece yalan söylemekle bu işler bitmiyor. Bir de hareket ve davranışları ile kendilerini göstermeye çalışanlar var.

İşte en büyük tehlike burada başlıyor. Kendilerini dost gibi gösterip düşmanlık yapanlar var.

Laf taşıyanlar, kıskançlık yapanlar, çekemeyenler, kendisinden başka kimseyi istemeyenlerr, gündemde kalmak isteyenler, kendilerini bir şey zannedenler, dedikodu yapanlar, çıkarı için karşısındakileri kötüleyenler, insanlar arasında taraf tutanlar, karşısındaki kişileri etkilemeye çalışanlar, çoluk çocuk arasında ayrımcılık yapanlar, insanları birbirine düşürenler, insan kullanmayı sevenler, seni beni kötüleyip bir şey olmamış gibi davrananlar, işyerlerinde arkadaşlarını ispiyon edenler diye say say bitmeyen olaylar hayatımızda var.

Bir de işin en kötü tarafı ne biliyor musunuz?

Bütün bu saydığım vasıflara sahip olanların hepsi kendilerini dürüst zannediyor. Allah aşkına biz daha kime veya kimlere güveneceğiz?

Diyelim ki benim arkamdan konuştunuz. Diyelim ki beni kötülediniz. Diyelim ki benim en samimi arkadaşımla aramı açtınız.

Elinize ne geçiyor? Egonuzu tatmin etmek için herkesi kötülüyorsunuz bunu anladık. Sonuç ne oluyor? Mutlu mu oluyorsunuz? Vicdanınız nasıl rahat ediyor? İnsanların hayatı ile oynamak bu kadar kolay mı?

Kur’an-ı Kerim’de amel defteri diye bir şey var. Amel defterini doldurmakla kimsenin eline bir şey geçmez. Her şey bu dünyada sizin için güzel olabilir ama bir gün hesap vakti geldiği zaman ne olacak?

Arkadaşlar kim ne ekerse onu biçecek.

İnsanları yönlendirmek, insanları kandırmak, insanlar hakkında dedikodu yapmak kimseye bir şey kazandırmaz. Hayat şartları ne olursa olsun direnmemiz lazım. Her şeye kapılmayalım. Herkese inanmayalım. Bir imtihandan geçiyoruz. Bu gibi insanların gafletlerine kapılmayalım.

Etrafımızda dost gibi görünen düşmanlara dikkat edelim.

Bu yazıyı neden yazma gereği duydum. Bazı tanıdığım kişilerin konuşmaları hal ve hareketleri birbirini tutmuyor. Burada ayrı başka yerde ayrı konuşan bazı insanlara çok acıyorum. Acizlikleri yüzlerine vuruyor.

Efendim Düzce sizin olsa ne olur? Akşama kadar kuzu eti yeseniz ne olur? Aylık kazancınız 1 milyon olsa ne olur? Bize ne ya? Bana ne ya? Depremden bu yana 23 sene geçti. Açlıktan kimse ölmüyor. Sizlerin varlığı ile kimse hayatını yaşamıyor. Hayat bir şekilde devam ediyor.

Yalnız dost gibi görünüp düşmanlık yapmayın. İnsanların hakkı ile kulların hakkı ile oynamayın, dedikodu yapmayın. Ondan lafı alıp buna vermeyin. Bir gün başınıza bir iş gelir nereden geldiğini anlayamazsınız. O çok güvendiğiniz kişileri yanınızda göremezsiniz. Bırakın görmeyi semtinize bile uğramazlar.

O kadar çok değişik insanlar var ki hangi birine inanalım. O kadar çok edebiyatı kuvvetli insanlar var ki acaba demekten kendimizi alamıyoruz.

 Kendi adıma söylemek istiyorum. Adamı vurmaya gideyim vallahi kendimi vurup gelirim. Hatta ben ne yapmışım ya derim. Karşımdakini bırakıp kendimi suçlarım.

Niye mi?

Adamın edebiyatı güzel!...

Fazla detaylara girmek istemiyorum. Faiz haram diyerek faiz yiyenler başta olmak üzere çok değişmeye başlayan bir toplum olduk. Altın haram diyenleri kuyumcu kuyruklarında görünce ben korkmaya başladım.

Başkalarını kötüleyen ve kötüledikleri kişi ile çay içenleri görünce ben korkmaya başladım.

İşin en kötü tarafı da dost gibi görünen düşmanlar artmaya başladı. Siz siz olun aklınızı iyi kullanın. Siz siz olun nerede ne konuşulacağını çok iyi düşünün.

Çünkü etrafımız düşman kaynıyor. Sizden alıp karşı tarafa gidiyor. Üstelik 1’e 10 ekleyerek gidiyor.

Esenkalın…