Prof. Dr. Celal ERBAY
Prof. Dr. Celal ERBAY

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı

Rıfkı(!) ile ilk dış gezi

  • 15.12.2022 10:48

Sevgili dostlar; öncelikle geçtiğimiz günlerde güney illerimizden Antalya’da meydana gelen, özellikle Kumluca ilçesinde etkinliğini ziyadesiyle hissettiren sel felaketinden dolayı zarar gören vatandaşlarımız başta olmak üzere bütün milletimize “geçmiş olsun” diyor, Rabbimden bütün ülkemizi, her türlü afattan korumasını temenni ve niyaz ediyorum.

Gerçekleşen bu afatların her biri geleceğe yönelik bizlerin daha dikkatli olmamıza çağrıda bulunduğu gibi, ileriye dönük her türlü ihtimali göz önünde bulundurarak, yapılaşmaya gittiğimiz takdirde, zemin şartları itibariyle belirlenmiş olan temel ilkelere uymak zorunda olduğumuzu tekrar tekrar bizim karşımıza çıkarmaktadır. Bizlere düşen; karşılaştığımız bu afatlardan gereken dersi almak ve o doğrultuda geliştireceğimiz tedbirlerle birlikte takdire sığınmaktır.

Gelelim Rıfkı’nın maharetlerine… Rıfkı hakkında geçen hafta kısa da olsa sizlere bilgi vermiştim. Hatırlanacağı üzere Rıfkı, asıl adı Jeremy Rıfkin olan ve ABD tarafından Kemal Dervişoğlu misali, sayın Kılıçdaroğlu’nun şahsında 6’lı masaya atanan, Yahudi kökenli ve ABD vatandaşı bir Baş Danışmandır.

Nitekim 2022 03 Aralık Cumartesi günü sayın Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Lütfi Kırdar’da “İkinci Yüzyıla Çağrı” adı altında açıklamış olduğu CHP’nin İkinci Yüzyıl vizyonu toplantısına online yoluyla ABD’den katılmış ve sayın Kılıçdaroğlu da bu katılımı, “milletin teknolojik gelişmelerden yeteri kadar haberdar olmadığı” imasıyla teknolojinin üstün başarısı olarak halka takdim etmişti. Halbuki ne zamandır bizde bebeler bile annelerine karşı yaramazlıklarının dozajını, o teknolojiyi kullanarak hafifletmekte ve onlara nefes alma fırsatı vermekteydiler.

Rıfkı artık, kendisine tevdi edilen görev doğrultusunda  yakına geldi ve sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte Almanya gezisine çıktılar. Bilindiği gibi sayın Kılıçdaroğlu Pensilvanya yollarında sergilediği Hamburger sefasından sonra İngiltere’de, sermayelerinde Çanakkale ve Kuttu’l-Emare’de bir hilal uğruna batan şuheda’nın kanlarının izleri hala canlılığını muhafaza ederken ROCKEFELLER ile ROTHCHILD ailelerinin bu günki temsilcilerinin uzantıları olan Kredi Kuruluşları’ndan “TEMİZ PARA!” talebinde bulunmuş ve aradığını bulduğunu da ilan etmişti.

Şimdi de sayın Kılıçdaroğlu, bulmuş olduğu bu temiz para(!)nın rahatlığı içerisinde ABD’nin yanına yerleştirdiği Baş Danışman ve Klavuzu ile birlikte, belki de teknolojinin meyvalarından daha çok nasıl yararlanacağını tesbit etmek üzere dün itibariyle Almanya seyahatine çıktı. Böylece sayın  Kılıçdaroğlu danışmanı Rıfkı ile birlikte ilk dış gezisine çıkmış oldu. Biz kendilerine “hayırlı olsun, güle güle gidip gelsinler” deriz. Ülkemizin birliğini ve dirliğini koruması kaydıyla bizim genel temennimiz, Allah’ın herkesin malına Pazar nasib etmesidir.

OLAYIN SOSYO-HUKUKî TAHLİLİ

Kendilerini dünyanın sahibi zanneden Emperyalist güçler, vaktiyle hegemonyaları altına almış oldukları ülkeleri sevk ve idarede, zamanla yöntem değişikliğine gitmişlerdi. Önceleri egemenliği altına almış oldukları ülkeleri, kendi vatandaşları arasından tayin etmiş oldukları Genel Valiler vasıtasıyla sevk ve idare ediyorlardı. Mesela İngiltere Hindistan’ı, kendi vatandaşları içinden atamış olduğu İngiliz valiler vasıtasıyla idare etmişti.

Bu yönetim tarzı emperyalistleri daha hızlı bir şekilde sömürdükleri halkla karşı karşıya getiriyor ve bir müddet sonra zulme maruz kalan ve sömürülen yerli halkın özgürlük peşinde organize olmalarına ve başlatmış oldukları kurtuluş harekatıyla birlikte hürriyetlerini elde etmelerine zemin hazırlıyordu.

Emperyalistler, 2. dünya savaşından sonra tarz ve taktiklerini değiştirdiler. Artık bundan böyle hegemonyaları altına almış oldukları ülkeleri kendi vatandaşları olan valilerle değil, bizzat sömürmek istedikleri ülkenin vatandaşları arasından “DOSTLARIMIZ” dedikleri kişilerin yönetimde iş başına geçebilmeleri için gerekeni yapmak suretiyle sömürülerini devam ettirme yolunu seçtiler.

Alışmış kudurmuştan beterdir” misali bunlar, Türkiye’de 2002’de millet iradesinin tecellisinden sonra, Ak-Parti’ye karşı da aynı taktikleri uygulamaya kalktılar. Yanıldıklarını anlayınca da Ak-Parti’den kurtulmanın yollarını aradılar… Kapanma davası, MİT Başkanı’nın tutuklanması, 17-25 Aralık olayları, 15 Temmuz FETÖ kalkışması… Hiç biriyle sonuç alamadılar.

Ve nihayet Erdoğan ve teşkilatı, Emperyalist organizasyonun başı ABD tarafından düşman ilan edildi. Her halükarda Erdoğan bulunduğu makamdan indirilmeliydi… Önümüzdeki seçimler bunun için önemli bir fırsattı… Üstelik bu sonucun elde edilmesine yönelik ortam da hazırlamıştı… Hayat pahalılığı, patates, soğan fiyatları… İşsizlik… Üstelik kamu vicdanını sızlatan adaletsizlik örnekleri… Bütün bunları değerlendirsin diye, “Dostlar” rumuzuyla oluşturulan “Aşure” benzeri “6’lı masa” adlı “Kurtuluş Cephesi”…

Aşure misali dedik ya… Masayı oluşturan “sadık dost” büyük aktör, masanın dağılmasından korkmuş olacak ki; dünyadaki sömürünün baş sorumlusu olan ABD’ye, “6’lı masa” dağılmasın diye “Danışmanlık” adı altında ABD’den bir müfettiş istemiş olacak ki, ABD tam da Emperyalist-Siyonist Birlikteliği’ni temsil edecek bir şahsı; Jeremy Rıfkin’i göndermiş.

Anlayacağınız Rıfkı efendi, Kılıçdaroğlu’na danışman değil, aynı zamanda denetim ve koordinatör görevi de bulunan, geniş yetkilerle donatılmış olarak “6’lı masa” adlı Kurtuluş Cephesi’nin başarısına yönelik ABD adına görevlendirilmiş olan bir görevlidir.

Rabbim, milletimizi vatanımızı ve devletimizi korusun.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Postası Gazetecilik Matbaacılık Ticaret Ltd. Şti. (www.duzcepostasi.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız