SEVGİLİ dostlar; geçtiğimiz haftanın en önemli olayı Cumartesi ve Pazar günleri Katar’da oynanan dünya kupası üçüncülük ve final maçlarının simgelediği tarihin haykırışıydı.

Bütün dünya bu turnuvada Batı Emperyalizminin, ruh ve manada bizzat kendine döndürüp maddeten hegemonyası altına almak istediği mazlum kitlelerin “FAS” adı altında yeniden dirilişine şahit oldu.

O kadar ki, bir zamanlar Gırnata’ya, Cordoba’ya huzur getiren, El Hamra sarayının yüksek-yüksek sütun ve mermerlerine “Lağalibe İl’lellah” hükmünü kazıyan, hasılı 711-1492 yılları arasında ENDÜLÜS’de bütün insanlığa huzur ve mutluluğun pratiğini sunan, o yetiştirdiği büyük düşünür; İbn Rüşd’ler, İbn Haldun’lar ve daha niceleri ile Batı’nın ortaçağ karanlığına aydınlıklar sunan ve nihayet herkese açık tuttukları ilim-irfan yuvaları vasıtasıyla Batının aydınlanmasına ve böylece Rönesans ve Reform hareketlerinin ivme kazanmasına öncülük eden bir geçmişin, bir medeniyetin bu günki VARİSLERİ, kökü mazide olan o ruh ve azimle, tarih ve medeniyetlerini arkalarına alarak, “Endülüs” kelimesinde simgelenen o kadim hüzün ve ızdırabı yadlarına salarak, çıkmış oldukları yeşil sahalarda önce İspanyollara, tarihin dosyaladığı zulüm ve ızdırap tutanaklarının hesabını sordular, sonra da Portekiz’lilere… Her iki takım da, tarihin dosyaladığı zulüm tutanaklarının şuur ve idrak olgusunun zirvesine eriştiği beyinlerin talimatlandırdığı, sorumluluğunu müdrik 11 ayak karşısında bocaladılar ve başlarını önlerine eğerek, “bu da mı başımıza gelecekti” dercesine gözyaşlarıyla yeşil sahaları terk ettiler.

YARI FİNALE GELİNCE;

Bundan yaklaşık iki ay önce Rabad ve Marakeş’e gerçekleşen ziyaretimde dikkatimi çekmişti; Fas’ın yarı finalde karşılaştığı Fransa, Batı Emperyalizminin vaki taksimatı doğrultusunda, sanki FAS onun payına düşmüş gibi bir pratiğin içinde olduğunu müşahede etmek hiç de zor olmamıştı gezip gördüğüm yerlerde.

Ama maç öncesinde başta biz olmak üzere bütün İslam alemi Fas’ın yanında yer almış, onun galibiyeti için heyecanlı bekleyişle, mazlumun yanında olduğunu açıkça ortaya koymuştu.

BİZ HER DAİM MAZLUMUN YANINDAYIZ!

Final maçında milletimizin değişmeyen, üstelik “temel vasıf ve karakter”e dönüşen bu özelliğinin daha da pekiştiğine şahit olduk… Müslüman Türk Milleti tarih boyunca her daim zalime “DUR” demiş, mazlumun yanında olmuş, düşeni elinden tutup kaldırmıştı... Hiçbir zaman zayıfın karşısında, güçlü görünenin tarafında yer almamıştır. O, hep inadına inadına zayıfın yanında, güçlünün karşısında yerini almış ve her daim zayıfın hamisi olmuştu.

Nitekim final maçında da aynısı oldu… Fas, devre dışı kaldıktan sonra bütün Türkiye, Arjantin’in yanında durdu ve onun galibiyetini gözler oldu. Beklediği gibi de oldu… Doğal kaynaklarını sömürdüğü, insanını geri bıraktığı yetmiyormuş gibi, gururları kırılmış Afrika kökenli gençleri sahaya süren Fransa, buruk gönüllü devşirme güçlerle sonuç elde edemedi ve canıyla, kanıyla bütün varlığını ortaya koyan Arjantinli gençler karşısında mağlup oldular. Böylece Arjantin şampiyon oldu ve hak yerini buldu.

SAHA DIŞINDA ŞAMPİYON TÜRK POLİSİ!

Katar, Arap ve Müslüman bir ülke sıfatıyla dünyada ilk defa, Dünya Kupası Organizasyonu’na ev sahipliği yapıyordu. Taa başından beri bilhassa Batı medyası, Katar’ın başarısızlığı yönünde etkin bir karalama kampanyasına girişmişti. Bu arada organizasyonun güvenliği Türk Polisi’ne teslim edilmişti. Bunun sonucu 2 bin 242 polisiyle birlikte Türk Polis Teşkilatı 64 maçın tamamında görev yapmış ve hiçbir olayın çıkmasına izin vermemişti.

Bu süreçte Katar, dünya genelinde 2 milyonu aşkın kişiyi ağırlamış, buna rağmen bütün organizasyon boyunca bir tek güvenlik problemi yaşanmamıştı. İşte bu noktada, kupanın güvenliğinden sorumlu Türk Polisi, herkesten alkış almış ve 24 saat boyunca öz veriyle çalışarak saha dışındaki şampiyonluğun sahibi olmuştu. Milletimiz adına kendilerini gönülden kutluyoruz.

ORGANİZASYON SÜRESİNCE SERGİLENEN KÜLTÜREL FAALİYETLER

Bu süreçte ülkeye gelen yüzbinlerce futbol sevdalılarına Katar, İslam’ı anlatma, yanlış algı sahiplerini doğru bilgiyle tanıştırıp onların gerçeğe erişme yolunda kendilerine yardımcı olabilmek için gereken tedbirleri almış ve bütün kültürel merkezleri,  uygun olan mekanları Peygamberimizi tanıtıcı afişlerle donatmıştı. Bütün bu faaliyetler sonucu yüzlerce kişi Müslüman olmuştu.

Kardeş ülke Katar’ın, alnının akıyla bütün dünyanın takdirini kazanarak sonuçlandırmış olduğu bu büyük organizasyon bizi de gururlandırmıştır. Başta sayın Katar Devlet Başkanı olmak üzere bütün Katar halkını kutluyor tebrik ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.