- 18.05.2023 13:03
- (2)
Sevgili dostlar; Dünyada, önceden belirlenmiş, takvime bağlı olarak veya olması muhtemel her olay ve olgunun kendilerinin belirlediği yönde seyretmesini gerekli gören emperyalist güç odaklarının ifade ettiği gibi 2023 yılı itibariyle dünyanın en önemli seçimi, geçtiğimiz Pazar günü ülkemizde gerçekleşti.
Ben oyumu, yıllar önce Üniversite giriş sınavına katıldığım Erenköy Anadolu Kız Lisesi’nde kullandım. Tam 54 yıl sonra yine Erenköy Kız Lisesinde sıraya girdim. Ama bu sefer öğrenci olarak değil, bu aziz milletin bir ferdi olarak, geleceğimize yönelik İRADE’mi belirleyip elime tutuşturulan çifte mühürlü zarfa koyduktan sonra, demokrasimizin tecelligahı olan SANDIK’a atmak için, 2015 nolu seçim sandığının önünde sıraya girdim. Hem de ilerleyen yıllarla birlikte, git gide eksilen güç ve kuvvetime, zorluklar karşısında irtifa kaybeden tahammül gücüme rağmen…
Bu bekleyiş tam bir buçuk saat sürdü… Bilemiyorum; sandıkta temerküz edip her birinizin iradesiyle birleştikten sonra bütün bir milletin irade beyanı olarak “yeter artık, söz de, karar da milletindir” haykırışı ile bütün dünyaya “DUR”diyecek, beklenen o “millî irade” ye dayalı bir tecellinin bekleyişi içinde olduğumuzdan mı neden, hiç yorulmadım! Tam da 54 sene önceki gibi; hayalini kurduğum Hukuk Fakültesi’ne girebilmenin düşleri içerisinde, sabahın erken saatlerinden itibaren sınav salonuna giriş sıramı beklediğim gün gibi…
Yalnız ben değil, etrafımdaki herkes, kendinden emin, rahat ve mutlu… Çocuklarıyla, torunlarıyla gelenler vardı. Neredeyse bir bayram havası içerisinde, millî irade’nin tecellisine sunacağı katkının gurur ve heyecanını duyuyordu herkes… Hem de birbirine selam sunarak, hal ve hatırını sorarak, birbirleriyle şakalaşarak, topluma hakim olan o güven duygusu içerisinde, müşterek huzura katkı sunarak…
Kimileri bu manzaraya “Demokrasi Şöleni” diyor. Ama benim gördüğüm manzara, şöleni aşmış tam bir BAYRAM’a dönüşmüştü. Böylece “şu saatten itibaren sokağa çıkmayın, şunu şöyle yapmayın, bunu böyle yapın veya yapmayın” şeklinde, algı üretmeye yönelik yalan haberleriyle toplumu tahrik edip sokakları hareketlendirmek isteyen kötü niyetli DIŞ GÜÇLER ve onların YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ, bütün ümitlerini kaybetmiş vaziyette milletin basiret ve feraseti karşısında oldukları yerde dona kalmışlardı.
Ortaya koymuş oldukları bu pratikle Aziz Milletimiz, birbirinden esirgemediği hoşgörü, anlayış ve sevgisiyle 14 Mayıs seçimlerini fiilen “Demokrasi Şöleni”nden, “Demokrasi Bayramı” na dönüştürmüş ve bu haliyle hem milletimizin kökü maziye dayanan asaletini pekiştirmiş, hem de bütün dünyaya DEMOKRASİ DERSİ vermişti.
Üstelik; doğusuyla batısıyla, güneyiyle kuzeyiyle bu aziz vatanın bölünmez bir bütün olduğunu, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnak ve Abazasıyla bu aziz milletin Allah’ın birliğinde ve O’nun bize gönderdiği REHBER ŞAHSİYET’in örneklediği ahlak ve karakterin potasında eriyip birbiriyle bütünleşen KARDEŞLER olduğumuzu bütün dünyanın gözlerinin önüne sererekten…
ASIL DERS VERME OLGUSU SANDIKLARIN AÇILMASIYLA BAŞLAMIŞTI!
Emperyalist güç odakları 14 Mayıs 2023 seçimlerini dünyanın en önemli seçimi olarak ilan etmekle kalmamış, aynı zamanda bütün taktik ve metodlarını devreye koyarak seçim sandığına giden süreçte pişkin bir tavırla halkımızı yönlendirmeye yönelik cüret ve saygısızlığını göstermişti.
Başta ABD Washington Post olmak üzere, İngiliz The Economist, Fransız L’Express, Alman Der Spieger gibi yayın organları atmış oldukları başlıklar ve yapmış oldukları analizlerle açıkça seçim sürecine müdahil olmuşlar ve Türkiye’nin siyasî istikrar içerisinde, gerek üretim ve ihracatını yukarılara taşıyarak, gerekse savunma sanayiinde ulaşmış olduğu seviyelerle İstiklal ve İstikbalini güvence altına alması ile birlikte, artık bölgesinde ve dünyada düzen kuran, kural belirleyen ülke konumuna gelmesi karşısında, bu duruma “DUR” demek üzere “Erdoğan Gitmeli” temel sloganıyla iktidarın karşısında, ama muhalefetin yanı başında yerlerini aldılar.
Hatta emperyalist güçler, muhalefete “Demokrasiyi koruyun” talimatıyla birlikte “üst akıl” olarak danışmanlık ve hamilik yapmaktan geri kalmadılar. O kadar ki; Türkiye’ye karşı her zaman için bir aparat olarak kullandıkları PKK ve Kandil’i “15 Mayıs”da zindanların kapıları kırılacak vaadiyle talimatlandırarak HDP ile CHP’nin birlikteliğini temin ettiler. CHP’ye de Avrupa Birliği’nin kabul ettiği “yerel yönetimlere özerklik” ilkesini ezberlettiler.
Ama sandıklar açıldıktan sonra bütün dünya bu aziz milletin irfanına, izanına, feraset ve basiretine, tarihî misyonu doğrultusunda, bütün şuur ve idrakiyle sorumluluk duygusu içerisinde HALA dimdik ayakta olduğuna bir kere daha şahit oldu.
Bu aziz millet, başta emperyalist dış güçler olmak üzere onu, tarihî misyonundan ruh ve manasından, öz değerlerinden uzaklaştırmak isteyenleri bir kere daha hayal kırıklığına uğrattı, beklentilerini boşa çıkardı. Kısacası bu aziz Millet, kendi millî vicdan ve iz’anı doğrultusunda sandıkta tecelli eden iradesiyle “Yeter artık söz de, karar da milletindir” haykırışıyla bir kere daha İstikrar, İstiklal ve İstikbalinden asla şaşmayacağını, dolayısıyla istikrarszlığın sembolü olan parlementer sisteme geçit vermeyeceğini, istikrar ve istikbalinin güvencesi olarak gördüğü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine olan güvenini bir kere daha teyit ettiğini açıkça ortaya koymuş oldu.
Başta bizim muhalefetimiz olmak üzere bütün dünyanın, bu aziz milletin harsından, karakter ve seciyesinden, feraset, basiret ve irfanından, bütün bunlara dayalı olarak ortaya koymuş olduğu bu milletin pratiğinden çıkaracağı çok dersler vardır.
Rabbim bu aziz milleti kötülerin şerrinden korusun.
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.
Yorum Yap