Prof. Dr. Celal ERBAY
Prof. Dr. Celal ERBAY

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı

MİLLETİN DEDİĞİ OLUR!

  • 25.05.2023 11:18

Sevgili dostlar; 14 Mayıs 2023 Pazar günü, önümüzdeki beş yıl itibariyle demokratik hayatımızın seyri içerisinde Yüce devletimizin, yasama ve yürütme fonksiyonunu kimler eliyle kullanacağını sübuta erdirmek üzere, aziz milletimiz sandık başına gitti. Hem de bizlere demokrasi dersi verme akıldaneliğini gösteren Batı’lı ülkelerin hiç birinde rastlanılmayacak ölçüde %88’e varan iştirak oranıyla…

Geçen haftaki yazımda ifade ettiğim gibi halkımız, bayram havası içerisinde, hem de kundaktaki bebesini yanına alarak milletçe güle-oynaya sandık başına giderek devletinin bekasını daha da muhkemleştirmiş, halkının geleceğine ışık tutup milletinin ufkunu açacak olan İRADE BEYANI’nı zarflayıp sandığın içine atmıştı.

Dışarıdan bakıldığında şeffaf; içerisinde mevcut olanın fizik boyutunu gösteren, ama içeriğini mahfuz tutan hiçbir kapalı kutu veya sandık, seçim sandığı kadar içerisinde değerli, hatta mukaddes denilecek ölçüde saygı değer, bir milletin dünyadaki gidişatını değiştirecek ölçüde değerli, sosyal olay ve olgularına yönelik etkin ve yönlendirici özelliğine sahip bir varlığını, güç ve kuvvetini içine sığdırıp taşıyamaz.

İşte bu güç ve kuvvetteki sandığın kapağı açıldığı zaman, bu açılışla eş zamanlı olarak zalime “dur” diyen, mazlumu elinden tutup kaldıran bu şanlı tarihe mensup olmanın gururunu duyan herkese canlılık ve güven veren “yeter artık söz de, karar da milletindir” içerikli kökü mazide olan DİRİLTİCİ bir HAYKIRIŞ ortalığı kaplamış olur.

Bütün vatan sathını kaplayan ve hatta Türk dünyası, Balkanlar, Orta Doğu, Afrika gibi ecdad yadigarı mütebaki diyarlarda yankılanan o haykırış ve seda, milletin kendi değer yargıları doğrultusunda üretmiş olduğu sosyal olgu ve kabullenişlerinin göz önünde bulundurulması ana ilkesi dahilinde, Türk Milleti adına yasama yetkisini kullanacak olan TBMM üyelerinin 323’ünü Cumhur İttifakına, geri kalanını da Millet İttifakı ile diğer ittifak dışı partilere ait olacak şekilde belirlemişti.

Yalnız, sandıktan çıkan millet iradesi, anayasanın amir hükmü doğrultusunda, millet adına yürütme yetkisinin hak ve sorumluluğunu mevcut adaylardan hangisine tevdi edileceği hususunun belirlenmesini ikinci tura bırakmıştı. Elbetteki milletin iradesi karşısında boynumuz kıldan incedir. İnşallah aziz milletimiz 28 Mayıs Pazar günü, bir kere daha sandık başına gidecek ve özgür iradesiyle beş sene süreyle yürütme yetkisini elinde bulunduracak olan Cumhurbaşkanımızın kim olacağını belirleyecektir.

14 MAYIS’DA AÇILAN SANDIKLARIN DİLLENDİRDİĞİ SOSYAL GERÇEKLER!

14 Mayıs’ta açılan sandıklar, yasama organına yönelik vaki belirlemesiyle 323 milletvekilin Cumhur İttifakı’na ait oluşunu ilan etmekle, Muhalefetin “Güçlendirilmiş Parlementer Sistem” söylemlerinin tam aksine bu aziz millet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini tercihten yana tavrını ortaya koymuş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devamlılığının teminatı mahiyetinde “Meclis çoğunluğu”nu da Cumhur İttifakı’na vermiştir.

Bu fiilî durumun vermiş olduğu moral içerisinde 28 Mayıs Pazar günü, önümüzdeki beş yıl için kimin Cumhurbaşkanı olacağını belirlemek üzere sandık başına gidecek olan seçmen, Meclis çoğunluğunu da arkasına alarak, ABD, İngiltere, Avrupa Birliği dahil olmak üzere bütün emperyalist ve Siyonist blokun ve onların yerli işbirlikçilerinin aksine oyunu İSTİKRAR, İSTİKLAL ve İSTİKBAL’inden yana Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayına yönelik kullanacaktır.

İşte o zaman dünyadaki bütün mazlumlar başta olmak üzere, bütün Türk dünyası, Balkanlar, Afrika, Orta Asya, Orta Doğu ve bütün mütebaki diyarlar bayram edecek…

Diğer bir husus; 14 Mayıs’ta açılan sandıklar bizleri, hiç tasvib etmediğimiz ve hangi kesimden olursa olsun milletimizin hiçbir ferdine yakıştıramadığımız onur kırıcı sosyal bir tepki, söylem ve tasarrufla  karşı karşıya getirdi. Elbetteki bu bir seçimdir. Biz de belki biraz abartarak “Demokrasi Şöleni” dedik… Niçin mi? Çünkü, güle oynaya, birbirimizle şakalaşarak sandığa gidiyoruz, her türlü müdahaleden uzak bir şekilde vicdanımızla baş başa kaldığımız hücrede irademizi oy pusulasına yansıtıp onu zarfladıktan sonra herkesin gözü önünde şeffaf kutuya atıyoruz.

Bu doğrultuda bizler; İstanbul’da, Ankara’da, Trabzon’da hangi hakka sahip isek deprem bölgesindeki depremzede kardeşlerimiz de aynı haklara sahiptirler.

Doğrudur; Millet İttifakı’na mensup olan bazı kardeşlerimiz, deprem bölgesindeki depremzede bazı kardeşlerimize yardım etmiş olabilirler… Biz, bir bütünüz beyler, bu felaket bu gün onların başına geldiyse yarın da bizim başımıza gelebilir. Şimdi ben, deprem bölgesinde ilgi duyduğum İttifaka veya seçilmesini istediğim Cumhurbaşkanı adayına, karşı tarafın adayından daha az oy çıktı diye, depremzede kardeşlerime yapmış olduğum yardımların pişmanlığı içinde “size verdiklerim zehir zıkkım olsun, ellerim kırılsaydı da vermeseydim” diyebilir miyim? Böyle bir tepkiyi ortaya koyan insana siz “insan” diyebilir misiniz? Böyle bir tavır, “ben insanım” diyene hiç yakışır mı?

Hele Tekirdağ Büyük Şehir Belediye Başkanlığının depremzedelere reva gördüğü onur kırıcı o tebligat ve davranışa ne demeli? “Sizin mensubu bulunduğunuz deprem bölgesinde daha çok Cumhur İttifakına ve onun Cumhurbaşkanı adayına oy çıkmış  temek saik ve kabullenişiyle depremzedelere daha önce Belediye olarak onları yerleştirmiş oldukları otelden çıkarmak üzere onlara, “oteli boşaltınız” diyerek tebligat göndermek halkçılıkla, insanlıkla bağdaşır mı hiç? Söyleyin Allah aşkına!...

Son sözüm şu olsun; 28 Mayıs’ta halkımız, deprem bölgesinde oy kullanan depremzede kardeşlerimiz yönelik, milletimizin tarihi misyonu, hars ve karakterine aykırı bir şekilde tecelli eden bu başa kakma ve beddua içerikli gönül kırıcı, incitici söz yığınlarının gölgesinde sandık başına gitmiş olacak. Hem de başa kakma ve beddua içerikli o yaralayıcı çığlıklar kulaklarını tırmalaya tırmalaya…

Artık hayırlısı Allah’dan. Ama hiç unutmayalım ki; bizim kültürümüzde en büyük ayıp, yapılan iyiliğin başa kakılmasıdır. Yine hiç unutmayalım ki, mazlum ve madura yönelik beddua geri döner ve sahibine yönelir…

Gelin dostlar beddua değil birbirimiz için güzellikler murad edelim.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Postası Gazetecilik Matbaacılık Ticaret Ltd. Şti. (www.duzcepostasi.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız