- 1.06.2023 10:15
- (1)
Sevgili dostlar; nihayet millet son sözünü söyledi ve kendisini beş yıl süreyle kimin temsil edeceğini, ülkenin sevk ve idaresine yönelik yetki ve sorumluluğun kime ait olacağını karara bağlamış oldu. 14 Mayıs’taki kararıyla Millet, parlementoyu belirleyip kendi adına yasama yetkisinin kullanımına kimlerin selahhiyet sahibi olacağına, her bir Milletvekilini isim-isim belirlerken, 28 Mayıs’ta da, Cumhur’u kimin temsil edeceğini, beş yıl süreyle yürütme yetkisinin kime ait olacağını belirleyip bütün dünyaya Cumhur’un Reisi’ni ilan etti.
Bu görevini yerine getirirken millet o kadar asil, itidal sahibi, etrafına karşı saygı dolu bir davranış ve hoşgörü içerisinde hareket etti ki sanki millet; üretmiş oldukları algı operasyonlarıyla saf ve berrak vicdanların hakikatleri görme ve doğru olanı belirleme kabiliyetini köreltmek isteyen haricî ve dahilî organizasyonlara sessiz sedasız ders veriyordu adeta…
O kadar ki ders alma sırası; bugüne kadar bu yüce milleti tanıyıp anlamada AYAK DİREYEN, illa da milleti haricî BEDHAHLAR’ın sevk ve organizesi doğrultusunda, öz değerlerinden uzaklaştırıp ruh ve manasına yabancılaştırdıktan sonra, yine onların önerdiği kalıplar doğrultusunda bu aziz milleti şekillendirmek isteyen dahilî işbirlikçilere gelmişti.
Nitekim, daha 14 Mayıs öncesi milleti adam yerine koymayan, onu kalın kafalı belleyip “göbeğini kaşıyan adam” vasıflandırmasıyla tahkir eden, hele-hele asrın felaketine maruz kalan vatan evlatlarının irade beyanlarını özgürce kullanmaları karşısında “ellerim kırılsaydı da size yardım etmeseydim” diyecek kadar, yaptığı iyiliği başa kakmakla, milletin değerlerinden ne kadar uzakta olduğunu, büsbütün özüne yabancılaştığını ortaya koyan günümüzün sandık madurlarının öncüleri, artık itiraf-ı zünup mahiyetinde, milletin kendilerine ders verdiğini, seçim sandığının ortaya koymuş olduğu sonuçlardan gereken dersi çıkaracaklarını, zımnen bundan böyle öz değerlerini irade beyanına yansıtan halkımıza saygıda kusur etmeyip tam aksine gereken özeni göstereceklerini tekrar tekrar yapmış oldukları açıklamalarıyla ortaya koydular.
Böylece demokrasiyi, tarihe yön vermiş koskoca bir milleti, üretmiş oldukları algılar doğrultusunda öz değerlerinden soyutlayıp kendi çıkarları doğrultusunda belirlemiş oldukları istikamete doğru yönlendirmek şeklinde tanımlayıp tarifleyen Emperyalist-Siyonist Blok ve onların yerli işbirlikçileri, bir kere daha yanıldıklarını, bu şekilde maksatlı vedahi kötü niyetli tarif ve anlatımlarla bu aziz milleti çökertmenin bihayli çetin olduğunu hatta mümkün olmadığını bizzat gördüler.
DIŞARININ BÜTÜN YÖNLENDİRMELERİNE RAĞMEN KAZANAN MİLLET OLDU!
Batılı medya kuruluşlarına, bir bakıma hedef belirlemede kendilerine öncülük eden ABD’nin resmî gündemine yönelik ses ve hafızası olan Wasington Post Gazetesi 14 Mayıs seçimlerini 2023 senesinin en önemli seçimi olarak ilan etmekle Batı’ya gereken hatırlatmada bulunmuştu. Bu doğrultuda İngiliz The Economist, hiç gecikmeden “Demokrasiyi kurtarın” talimatıyla sözüm ona Türk milletini uyarmış “Erdoğan gitmeli” başlığıyla da milletin iradesini yönlendirme cüretini göstermişti. Bu yaptıklarını da “Demokrasiyi kurtarma” faaliyetleri kapsamında göstermişti. Bu kadarıyla da yetinmemiş adaylardan diğeri için, bizzat adını vererek “…Kılıçdaroğlu’nu Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı olarak sıcak bir şekilde destekliyoruz” diyerek “KURTARIN” dediği demokrasiyi, sandık daha halkın önüne gelmeden katletmişti.
Alman Der Spieger, “Bir ülke özgürlüğünü kaybediyor” hezeyanı ile Empperyalist Blok’a mensup olduğunu kanıtlıyor ve dahilî yandaşlarına “Türkiye’ye odaklanın” talimatını veriyordu.
Fransız L’Express ise “Erdoğan, Kaos riski” başlığıyla adaylardan biri hakkında bütün Emperyalist Blok tarafından yürütülen karalama kampanyasına katılmış ve belirlenen hedef doğrultusunda millet iradesini fesada uğratmak için elinden geleni ardına koymamıştı.
Emperyalist Blok’un bütün bu gayretlerine rağmen gerek 14 Mayıs günü gerçekleşen TBMM üyelerinin belirlenmesinde ve gerekse 28 Mayıs günü gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Turunda Türk Milleti büyük bir olgunluk, anlayış, hoşgörü ve karşılıklı saygı, sevgi, şenlik havası içerisinde, sanki güneşli bir bahar sabahında yürüyüşe çıkmışçasına, yanındaki oğlu-kızı veya torunuyla güle-oynaya seçim sandıklarına doğru gitti ve hiç kimsenin baskısı olmada, özgür iradesiyle kararını oy pusulasına yansıttı, o kutsal irade beyanını zarflayarak önüne konulan şeffaf seçim sandığına attı.
PEKİ KAZANAN KİM OLDU?
Sevgili dostlar millet iradesini dumura uğratmak, kendi çıkar ve hedefleri doğrultusunda millî iradenin şekillenip hukukî sonuç doğurması için dışarıdan ve içeriden vaki bunca müdahale ve yönlendirme gayretlerinden sonra, sandık başına giden halkımızın karşılıklı saygı-sevgi ortamı içerisinde sergilemiş olduğu davranış güzelliklerinin bütünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, demokrasi şöleni değil bir demokrasi bayramı içerisinde gerçekleşen seçimlerin sonunda, yalnız seçilenler kazanmadı. Onlarla birlikte bütün kesim ve birimleriyle birlikte bir MİLLET kazandı, bütün TÜRKİYE kazandı.
Seçim ortamının üretmiş olduğu yapay kızgınlıklar, küskünlükler, kırgınlıklar, öfkeler bayram havasında geçen seçimin üretmiş olduğu muhabbet rüzgarlarıyla savrulup gitmiş, bütün tartışmalar, yerini sevgiye bırakmıştır. Artık millî hedeflerimiz ve millî hayallerimiz etrafında birleşip bütünleşme vakti gelip çatmıştır.
Zira bu noktaya biz, Emperyalist güçlerin yönlendirmesiyle değil, bilakis kendi kültür değerlerimiz, harsımız, ruh ve mana bütünlüğümüz doğrultusunda oluşan ve seçim sandığında temerküz eden Millî irademiz doğrultusunda geldik. İşte sandıkta tecelli eden bu “ Millî irade” seçilen, seçilemeyen herkesi, milletimizin bütün fertlerini, emperyalist güçlerin tasallut ve yönlendirmesinden kurtarmış ve sandıkta gerçekleşen millî irade doğrultusunda özgürlüğüne kavuşturmuştur. Hepimiz için hayırlı olsun.
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar
Yorum Yap