Sevgili dostlar; Millet iradesinin tecelli etme sürecinde, “acabalar”la dolu, umut edilenle, korkulan sonuçlara yönelik duyguları içinde barındıran o sıkıntılı günler gelip geçti… Çok şükür.

İradeleri farklı yönlerde tecelli etse de sandık başına giderek demokrasimizin gücüne güç katan bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Hele yurt dışında alın teri dökerek helal lokmalarının peşinde koşan gurbetçi kardeşlerimizin kilometrelerce yol katedip, bir de sandık başında kuyrukta bekleyerek anavatanlarına karşı vatandaşlık görevlerini yerine getirmeleri her türlü takdirin üzerindeydi. Bu fedakarlıklarıyla aziz milletimizin seçim sandığında tecelli eden “Millî irade”sinin somutlaşmasına en büyük katkıyı sunmuş olan bütün gurbetçi kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum.

DİKKAT ÇEKEN BİR HUSUS!

Uluslararası basının vurguladığı gibi, geçmişe dönüp şöyle bir ardımıza baktığımızda, hakikaten daha dün ülkemizde gerçekleşen 2023 Genel Seçimleri dünyanın en önemli seçimleriymiş. Biz bu güne kadar hep, bizi çökertmeye çalışan; önce istikrarımızı sekteye uğratıp ondan sonra iş başına getirecekleri içimizdeki uyduları vasıtasıyla istiklalimize ortak olmak isteyen, ondan sonra da istikbalimizi karartmanın planlarını yapanlardan söz ettik… Bu doğrultuda ABD’nin derin sesi The Washington Post dedik, İngiliz The Economist dedik, Fransız L’Express dedik, Alman Der Spiegel dedik…

Ama dünyanın dört bir yanında olup da umutlarını, tarihî misyonu doğrultusunda kendine gelme ve ruh kökleriyle bütünleşip dirilişini tamamlama sürecinde dev adımlarla ilerleyen TÜRKİYE’ye bağlamış olan milyonlarca mazlum, madur ve mahzun gönüllerden hiç söz etmedik… Anlayacağınız; “şeytan taşlamaktan Tavaf etmeye imkan bulamadık.”

Halbuki o mazlum ve mahzun gönüller, her daim Türkiye deyince gözleri parlar, gönülleri coşar, bizimle beraber sevinir bizimle birlikte mahzun olurlardı. İşte müşahhas örneği; 28 Mayıs gecesi, bizim mütebaki diyarlar başta olmak üzere Afrika’dan Asya’ya kadar gönül dünyamızın tamamında, bizimle beraber sokaklara taşan o muhteşem sevgi seline, muhabbet dolu, karşılaştığı her türlü olumsuz duyguları önüne katıp savuran heyecan kasırgalarına birlikte şahit olduk.

Bunun diğer bir örneği de, dünyanın bir ucundan gelip, Türk milletinin tarihî misyonu doğrultusunda elde etmiş olduğu sevinci paylaşmak, “Cumhurun Reisi” olarak sandığın ilan ettiği şahsın göreve başlama merasimine iştirak etmek üzere taa Venezuella’dan gelen Cumhurbaşkanı sayın N. Maduro başta olmak üzere, merasime iştirak eden diğer yabancı cumhurbaşkanı, devlet ve hükümet yetkililerinin ortaya koymuş oldukları samimi ve içten bağlılıklarını ifade eden tutum ve davranışlarıydı.

ARTIK VAKİT HİZMET VAKTİDİR!

Kısacası sevgili dostlar; sandıktan,  tarihî misyonu doğrultusunda, hem yarınlarına umutla bakmakta olan milletimizi, hem kanlariyla bu toprakları sulayıp bizlere vatan kılan ecdadımızı, hem de gönül dünyamızda bütün umutlarını bize bağlayan mazlum ve madur gönüldaşlarımızı mutlu edecek bir sonuç çıktı.

Artık seçim, hoş karşılanan veya karşılanmayan bütün söylem, eylem, metod ve tarzlarıyla geride kaldı. Hangi siyasi görüş, köken ve meşrebe mensup olursak olalım biz, hep birlikte bir bütün olarak Türk Milleti’nin fertleriyiz. Kimse kusura bakmasın (!) “Biz birlikte Türkiye’yiz.”  Dolayısıyla bizim her birimize düşen birinci derecedeki görev;

Nefreti, öfkeyi, birbirimize karşı içimizde varlığını hissettiğimiz en ufak bir husumeti, kafamızdan ve gönlümüzden çıkarıp atıp, tam da bunların aksine kafamıza ve gönlümüze muhabbeti, hoşgörüyü yerleştirip, kardeşçe birbirimizi kucaklayıp, birbirimize karşı sevgi ve saygımızı yüceltecek bir anlayış ve tutumla HAREKET ETMEKTİR.

İşte bu anlayış ve icraat sorumluluğu içerisinde “Türkiye yüzyılı”nı dantel dantel örmek, bu aziz milletin geleceğini nakış nakış işlemek üzere, sandığın belirlemesi doğrultusunda Hizmet Kervanı; Cumhurun Reisi’nin sevk ve idaresinde yola çıktı ve geçtiğimiz Salı günü de Kabine ilk toplantısını yaptı.

Elbetteki ana hedefi kadim devletimizin kuruluş felsefesinin ana fikrini teşkil eden “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesi doğrultusunda ekonomide; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat’la birlikte carî fazla vermek, eser ve hizmet üretmek yoluyla ülkemizi büyütmek olacaktır.

Bununla birlikte, önümüzdeki beş yıllık dönemde TÜRKİYE, sınırlarımızın içinde ve dışında terör örgütleriyle daha etkin ve kapsamlı mücadele etmekle birlikte, mavi vatan kapsamında hem kendimizin hem de kardeşlerimizin hakkını daha güçlü bir şekilde gözeterek “Türkiye Yüzyılı”na yeni yeni gönül alıcı motifler ilave edecektir. Bütün bunların yanında ekonomide, ticarette “kazan-kazan” ilkesinden ödün vermeden, emperyal ülkelerin madur ettiği mazlum diyarlarda etkinliğini artırarak gönüllerdeki yerini pekiştirecektir.

Hasılı kendi içinde ve bölgesinde güvenlikten demokrasiye başarı çıtasını yükselten, her alanda daha güçlü, daha kararlı ve cesur, ama “olmazsa-olmaz” niteliğinde, mazluma karşı daha müşvik ve merhametli, her alanda daha aktif ve daha etkin bir Türkiye ile karşılacağız.

Hedef, “Türkiye Yüzyılı”nın inşası ile birlikte devletimizin varlık ve bekasını, vatanın bütünlüğünü, milletinin birlik ve beraberliğini pekiştirip muhkemleştirmektir.

Rabbim yardımcıları olsun.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.