O kadar ki; örgün eğitimin parlak duraklarında konaklamış ve konakladığı her duraktan ileriye dönük arzularının gerçekleşmesine mesnet teşkil edecek sübut belgelerini ellerine almış olanlar bile o değişmeyen fıtrat doğrultusunda “dün dündür, bugün bu gündür” misali tavır sergileyip kamuoyunun önüne çıkabiliyor.

Nitekim bir zamanlar, İstanbul için ”her şey güzel olacak” deyip İBB’nin başına geldikten sonra “her şeyin geçmişi aratmasına” rağmen, mevcut fiilî duruma hiç aldırmadan, aşırı arzuların zeminini teşkil ettiği coşku patlamasıyla nerdeyse 1-2 sene tebriklerin kabulü sürmüştü. Onu takiben de, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri karşısında, asıl işini bir kenara iterek içinde bulunduğu ittifakın ADAYI olma arzu ve iştiyakı içerisinde, bir takım organizelerin içinde görünen, nihayet Cumhurbaşkanı Yardımcılığı vaadiyle durulan, 28 Mayıs’ta tecelli eden milletin iradesi karşısında ise “Değişmeyen tek şey DEĞİŞİMDİR” sloganıyla partisinin Genel Başkanlığı’nı hedefleyen, AMA mevcut Genel Başkan’ın, kurultayların en etkin söz sahibi olan delegeler üzerindeki hakimiyeti karşısında bir türlü cesaret edip ortaya çıkamayan ve nihayet DEĞİŞİM’in öncülüğünü başkalarına ciro ederek 15 Ağustos 2023 itibariyle abartılı “İstanbul’a mühürlüyüm” cümlesiyle “İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum” ifadesiyle, “o olmadı bu; bu da olmadı; o da olmadıysa bari bu olsun” misali 31.03.2024’deki hedefini belirledi.

Bize düşen “Allah, herkesin malına Pazar nasib etsin” temennisiyle, İstanbul’u ve İstanbulluları Rabbimin umduklarına nail, korktuklarından emin kılmasıdır. Zira İstanbul, bu yüce milletin ruh ve manasının, mücerreten müşahhasa, somuttan soyuta dönüşüp, fizik boyuta yansıdığı aziz bir TABLO’dur.

Bu itibarla onun, geçmişi yansıtan her semti, her bucağı, her yapısı, her çınar ve selvisi, taa Eba Eyyub el Ensarî’den bu yana bu milletin, bu iman ve asaletin hatırasını, söz ve sohbetlerinin ses kayıtlarını zerreciklerinde taşır. Öyle zannediyorum ki, 31.03.2024’de yönelik şimdiden hedef belirleyenlerin işi hiç de kolay olmayacak.

Zira daha düne kadar “can ciğer, kuzu sarması” birlikteliği içerisinde 14-28 Mayıs’lara doğru kol kola yürüdükleri, Van örneğinde olduğu gibi birlikte coşkularına el kaldırıp, umutlarına birlikte “zafer işareti” yapmış oldukları kadim dostları birkaç gün önce “bir suda iki kere yıkanmaz” diye, moral bozucu bir açıklama yapmıştı.

Eh artık dedik ya, Allah herkesin malına Pazar nasib etsin. Ama bizim duamız, değişmeyecek; “Allah bu milleti, bu devleti her daim kazadan beladan, bekasına, birlik ve beraberliğine ters düşecek birlikteliklerden korusun.”

KİMİSİ DE HEDEF OLARAK ŞEHİTLİĞİ BELİRLEMİŞ

                           Geçenlerde, 9 Ağustos’da Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde, 27 yaşındaki Ankara, Bala’lı Piyade Teğmen Fatih Uğur Altınbaş şehit düşmüştü. Onu, dokuz ay bünyesinde iki yıl kucağında taşıyıp Ak sütüyle onun, milletinin ruh ve manası, karakter ve harsının kutup başlarıyla bağlantısını kuran, daha sonraki süreçte evladını tam yetiştirilip cepheye gönderen anası, oğlu Fatih Uğur’la ilgili şöyle diyordu: “…çok büyük, ama onur ve gurur verici bir acı. Bir ananın yaşamak istemediği, diğer taraftan da iyi ki yaşadım; oğlum şehit oldu, dediği bir durum. Ama ben dimdik ayaktayım. Oğlum, narin idi. Bir taraftan da yüreğim yanıyor.”

İSTİFA ET, GEL!

Ana sözlerine şöyle deva ediyordu “ … ince ruhluydu. En küçük bir tartışmamızda hemen gelir özür diler, ayağımın altını öperdi. Kendisiyle en son şehit olmadan, bir gün önce görüştük. Ona, İSTİFA ET GEL dedim. O da bana; olmaz anne, şerefli bir mesleğim var. ŞEHİT OLMAK BENİM AMACIM. Sen hakkını helal et bana.”

Anne, yine devamla “Kurban bayramından sonra görev yerine gitmişti. Ama gittiği yeri bana söylemek istememişti… Halalarıyla görüşüyormuş. Onlara “annem gittiğim yeri bilmesin, üzülmesin” diyormuş.  Ben, ancak son gün öğrendim, nasıl bir tartışma içinde ve nerede olduğunu”

İşte BEN; şehadeti hayatının hedefine koyarak “şehit olmak benim AMACIM” diyen Fatih Uğur Altınbaş evlatlarımızın varlığı ve onların ortaya koymuş olduğu bu asalet karşısında diyorum ki; “Kimse endişe etmesin istikbal BİZİMDİR!”

DÜNYADA DENGELER DEĞİŞİYOR

13.08.2023 tarihinde sosyal medyaya yansıyan habere göre, geçenlerde Birleşik Arap Emirliği merkezli uluslararası küresel bir iletişim ajansı 15’inci kez yapmış olduğu Arap Gençlik Araştırmasında, bazı ülkelerin isimlerini sıralayarak, Arap gençlere “Bunları güçlü müttefik mi, yoksa düşman mı görüyorsunuz” sorusunu yöneltmiş.

18-24 yaş aralığındaki Arap gençler, %82 oranında Türkiye’yi GÜÇLÜ MÜTTEFİK olarak gördüklerini işaretlemiş. Ajans,  sonuçlarına ilişkin düzenlemiş olduğu raporda, çok kutuplu dünyanın tekrar şekillenmekte olduğuna vurgu yaparak “Yeni müttefikler ortaya çıkıyor” diyerek Türkiye’nin durumuna dikkat çekiyordu.

Yine, sonuç raporu ile ilgili yapılan bir başka değerlendirmede, Türkiye’nin yukarı yönlü hareketi karşısında ABD, İngiltere ve Fransa’nın düşüş eğilimi gösterdiğine vurgu yapılıyordu.

Değerlendirmede, bilhassa “Genç Araplar, Türkiye’nin film, televizyon ve müzik alanındaki kültürel ihracatlarını hevesle tüketiyor belirlemesiyle Türkiye’nin bölgeye yönelik politikalarının bu sonucun elde edilmesinde büyük bir paya sahip olduğunu ifade ediyordu.”

Öz olarak, son cümlemiz şudur: “Kimse endişe etmesin istikbal BİZİMDİR”           

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.