- 21.09.2023 10:49
- (1)
Sevgili dostlar; kökü mazide olan bu asil millete yön vermek, gidişatımızın kendi belirlemeleri doğrultusunda seyretmesinin ince ve hassas bir şekilde plan ve programını yapıp, hatta bununla kalmayıp yapmış oldukları o hassas plan ve projelerin pratiğe yansımasını da kontrollerinde tutmak isteyen emperyalist güçler, bu süreçte en çok yararlandıkları DEMOKRASİ KAVRAMI’nın hiç beklenmedik bir anda, millet iradesine dayalı olarak karşılarına çıkardığı milletinin ruh köküne bağlı, dik duruş sahibi onurlu ve şahsiyetli çetin cevizler karşısında adeta ne diyeceklerini, ne edeceklerini şaşırıyorlar…
Bu güç odakları, kendine özgü, özel görevli araştırma birimleri ve düşünce enstitüleri vasıtasıyla, müdahale edip yönlendirmek istedikleri ülkelerin her birine yönelik uluslararası kriterleri de bahane ederek müdahale ve yönlendirmelerini, hem o ülke kamuoyu nezdinde, hem de dünya kamuoyunda haklı gösterecek gerekçeler üretip çoğaltırlar.
Bu yönlendirici tavır ve ukalalığın tipik bir örneğine geçtiğimiz Salı günü bir kere daha şahit olduk. Bilindiği gibi sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Eylül’den bu yana Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na iştirak etmek ve 19 Eylül’de bir kere daha BM Kürsüsünden kendisini Cumhurun Reisi olarak ilan eden Türk Milletinin iradesi ve tarihî misyonu doğrultusunda mesajlarını bütün dünya ile paylaşmak üzere New York’da bulunuyor.
Bu vesileyle sayın Cumhurbaşkanımız ABD’de mukim vatandaş ve soydaşlarımızın kuruluş temsilcileri, düşünce kuruluş yetkilileri ve Amerikan toplumunun farklı kesimlerine mensup kanaat önderleri ile New York Türkevi merkez olmak üzere çeşitli görüşmeler yaptı.
İşte bu görüşmelerin birindeydi; sayın Cumhurbaşkanımız, Amerikan PBS kanalına bir ropörtaj verdi. Program esnasında A. Nawaz adındaki sunucu dönüp dolaşıp sözü Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’ya getirdi. Nawaz, haddini aşarak sayın Erdoğan’a ukalaca bir soru yöneltti… Demirtaş ve Kavala’yı kastederek “bu kişileri susturmaya mı çalışıyorsunuz” şeklinde bir soru sordu.
Nawaz’ın bu ukalaca sorusuna tepki gösteren sayın Erdoğan, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna vurgu yaparak “Sizi bu, niye bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir.” diyen Erdoğan, sözlerine; sizin adını andığınız şahıslardan biri ( Kavala), protestoların finansörü, Selahattin Demirtaş da 200’den fazla kişinin ölümüne yol açan bir terörist olması sebebiyle yargı, haklarında bu kararı verdi deyince; sunucu sayın Erdoğan’ın sözünü kesmeye yeltenmiş… Bunun üzerine Cumhurbaşkanı, sunucuya hitaben “SÖZÜMÜ KESME!”” sözümü kesmeye hakkın yok… Yargının vermiş olduğu karara saygı duyacaksın. Amerikan yargısı yargı da Türkiye’nin yargısı yargı değil mi? İfadeleriyle sunucunun şahsında bütün emperyalist güçlere ve onların yerli uzantılarına Türk milletinin ruhunun derinliklerinden gelen haykırışını bütün dünyaya yansıtmıştı.
KİM NE DERSE DESİN BU KERVAN YÜRÜYECEKTİR!
Onlar konuşur, soru sorar…Kimsenin dilini tutacak halimiz yok. Hilkatleri doğrultusunda meramını anlatan her mahlukat gibi, bu milletin kendine gelmesini hazmedemeyen herkes konuşuyor… Ama bu kervan taa kızılelma’ya dek yoluna devam edecektir.
Bu gidişata engel olmak isteyen, bu kutlu ama çileli yolda tekerleğin tümsekte kalmasına yönelik engelleyici tavır sergileyenler herkes gayet iyi belleyip kafasına yerleştirilsin ki, bu kervan ilelebet yürüyecek, tekerlek asla tümsekte kalmayacaktır.
Nitekim sayın Cumhurbaşkanımız Kızıl Elma’ya giden yolda Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda 19 Eylül 2023 Salı günü yapmış olduğu konuşmada bir kere daha “Dünya 5’ten büyüktür ve daha adil dünya mümkündür demeye devam edeceğiz.” diyerek Genel Kurul’da yapmış olduğu konuşmada, Rusya-Ukrayna savaşından, tahıl sevkiyatına, terörle mücadeleden 40 milyona yakın Doğu Türkistan’daki Uygur Türkü kardeşimizin karşı karşıya olduğu Çin zulmüne, Kıbrıs’ta yaşanan gerilimden Ermenistan’ın Karabağ’da yaptığı provokatif girişimlere kadar pek çok kritik başlıkta, mazlum ve madrurun elinden tutup zalime dur dercesine mesajını verip Türk milletinin kırmızı çizgilerini ve dünya barışına yönelik önerilerini bütün dünyaya ilan etti.
Hele sayın Cumhurbaşkanımızın “Kudüs’ün özellikle de Haram-i Şerif’in tarihî konumuna saygı gösterilmesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz” demesi bütün mü’min ve muvahhidlerin yüreğine su serpmişti.
Bununla birlikte bir bakıma Türk Devleti adına taahhüt’de bulunurcasına “… güçlü tarihî ve insanî bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri’nin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgilii hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı da sürdüreceğiz” demesi ölümü göze alarak sırf imanını ve millî harsını kurtarma uğruna evini, doğup büyüdüğü yurdunu ocağını, içinde yetiştiği ailesini terk edip, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört-bir tarafına dağılıp çeşitli ülkelere sığınarak mülteci durumuna düşen Uygur Türkü kardeşlerimize umut kaynağı olmuş, onların yaşama sevincini ve moralini yükseltmiştir.
Aynı şekilde sayın Cumhurbaşkanımızın “Karabağ Azerbaycan toprağıdır” vurgusuyla, Azerbaycan ile Ermenistan’ın görüşme sürecine değinmesi Bakü’yü rahatlatmıştı. Sayın Erdoğan sözlerine devamla; başından bu yana Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşme sürecini desteklediğimizi, ANCAK; Ermenistan’ın bu güne kadar, Zengezur koridorunun açılması başta olmak üzere vermiş olduğu hiçbir sözü yerine getirmediğinin altını çizdi.
Buna rağmen verilen sözlerin yerine getirilmesini sabırla beklemekte olduğumuzu ifade ettikten sonra sayın Erdoğan, “Tek millet iki devlet” şiarı ile fiilî birliktelik içinde olduğumuz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün korunması yolunda Azerbaycan’ın atacağı adımları destekleyeceğimizi bütün dünyaya ilan etmiş olması kardeş Azerbaycan’da bayram muştusu olarak algılanmıştı.
Sayın Cumhurbaşkanımız son söz olarak; Ermenistan’ın Karabağ’a yönelik provokatif davranışlarının sebep olduğu Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeleri “KESİNLİKLE” vurgusuyla kınamış olması, “Tek millet, iki devlet” kabullenişinin Türkiye’nin ağzından bütün dünyaya bir kere daha ilanı mahiyetindeydi.
Rabbim, diğer kardeşlerimizle birlikte, birliğimizi ve dirliğimizi korusun.
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.
Yorum Yap