Son Dakika
- 18:08 - Yakalanan 3 zanlıdan biri tutuklandı
- 17:57 - 6 takım karşı karşıya gelecek
- 17:37 - 9 araca cezai işlem uygulandı
- 17:27 - "Mezunların iyi bir saha çalışanı olması gerekiyor"
- 17:20 - Kredi ve borçlanma konuları görüşüldü
- 17:15 - Özel hazırlanan paketler 35 aileye dağıtıldı
- 17:12 - Bıyık, "üyelerin sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceğiz"
- 17:06 - Son Kale Taraftar Grubu'ndan anlamlı davranış
- 16:59 - Düzce Gal Arısıyla mücadele ediyor
- 16:26 - Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı
"Çok hassas olduğum noktalar var"
Hamidiye Mahallesi Muhtarı Mensur Bilgin, Düzce Postası’nın sorularını yanıtladı. Mahallesinin ihtiyaçlarını ve kendisinin hedeflerini anlattı:

“İNSANLARA FAYDALI OLMAYA UĞRAŞIYORUZ”
Akçakoca Davutağa Köyü doğumlu olan Mensur Bilgin, 6 aylıkken geldiği Hamidiye Mahallesi'nde büyüdüğünü söyledi. “Muhtar olmadan önce de bu mahallenin çok cefasını çektik, sefasını sürdük” diyen Bilgin, “Düzce'nin en güzel günlerini yaşadık yani biz. Depremden sonra Düzce'nin yapısı değişti. Herkes birbirini tanır, birbirine selam verirdi. Depremden sonra trafik karıştı” dedi.
2004 yılında göreve geldiğini ve 18 senedir muhtarlık yaptığını belirten Bilgin, “Halk bize teveccüh göstererek bu görevi verdi. Biz de elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. 12 senedir de Muhtarlar Dernek başkanıyım. İnsanlara faydalı olmaya uğraşıyoruz” şeklinde konuştu.
“DEPREMDE BİR MUHTAR GİBİ ÇALIŞTIM”
Bilgin, muhtar olmaya nasıl karar verdiğini ise şöyle anlattı: “Ben 1999’da da seçime girdim, 8 oy ile kaybettim. Ali Ulvi Ustabaş, bizden önceki muhtarımız o da 20-25 sene falan yaptı, yaklaşık 5 dönem. Mahalledeki aktivitemiz, insanlara yardım etmemiz, iş görmemiz falan etrafındaki arkadaşlar bize yaparız bu işi dediler, bizi yürüttüler. 99'da 8 oyla kaybederek öyle bir denememiz oldu, tecrübemiz oldu. Biz yine devam ettik hizmet etmeye. Depremde bir muhtar gibi çalıştım. Gelen yardımların ihtiyacı olanlara ulaştırmak için çok mücadele verdim. Yetimlerin, fakirlerin ve yaşlıların üzerine çok durdum. Muhtar değilken de onlara çok değer verdim. 2004 yılında Hamidiye Mahallesi'nin halkı çok büyük boy farkıyla görevi bize tevdi ettiler.”
“İKİSİ BİR ARADA OLMADI”
Muhtar olmaktan memnun olduğunu vurgulayan Bilgin, “Muhtarlığın illa ki zor tarafları vardır. Biz zaten aştık oraları. Hem bir yerde çalışayım, hem muhtarlık yapayım dersen zor olur. Benim ekonomik durumum iyi. Muhtar olduğumda esnaflık yapıyordum. Baktım hem o, hem bu yürümüyor. 2004'te muhtar oldum, 2007 yılında esnaflığı bıraktım. İkisi bir arada olmadı. Üzüldüğümüz noktalar, kaldıramayacağınız şeyler oluyor. Orada yoruluyorsunuz, icabında uykunuza da keder veriyor. Onun haricinde ters bir durum, agresif olaylar yaşamadım. Ama her şeyin bir bedeli var tabii ki” ifadelerini kullandı.
Mahalle nüfusunun 10-12 bin civarında olduğunu, seçmen sayısının ise 5 bini aştığını dile getiren Bilgin, mahalledeki yapılaşmanın devam ettiğini ve nüfusun 15 bini bulacağını kaydetti.
“ÇOK HASSAS OLDUĞUM NOKTALAR VAR”
Mahalle sakinleri ile arasının iyi olduğunu anlatan Bilgin, şunları söyledi: “Aram çok iyidir. Bugüne kadar ya bu iş niye böyle oldu dedirttirmedik çok şükür. Özellikle yaşlılara çok önem veririm. Bir işi olsun arabamla götürür, işini görür, evine geri bırakırım. Çocuklarla ilgili çok hassas olduğum noktalar var. Mesela bir örnek vereyim. Yetiştirme Yurdu’ndaki çocuklar buradan çıktıktan sonra devlet belirli yerlere göreve yerleştiriyor onları. Hamidiye İlkokulu’nda biz o yurtlarda kalan çocuklarla birlikte okuduk. O zamandan biliyorduk onların neler yaşadığını, ne kadar zorlandığını. Anneleri gelir burada severdi, koklardı. Çaresizlikten vermiş çünkü. Onlara evrak lazım olurdu. Gayri resmi yaptığım işlerden biri de onlara yardım etmemdir. Mesela ikametgah istiyorlar, ama yok. Burada görünüyor. Onlara çok yardım ettim. Kimse evrak vermiyor, ama ben verdim. İşe girdiler. Onlar da hoşnut kalmış, eşini, çocuğunu alıp yanıma geliyorlar. Yardım edilmesi gereken noktada yardımı hiç esirgemedim. Onlar da işe girdiler, yuva kurdular. Allah da işlerini rast getirsin. Bunlar bize kalacak güzel şeyler.”
“BU MAHALLENİN MUHTARI OLMAKTAN ONUR DUYDUM”
Mensur Bilgin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etkili bir muhtarlık nasıl olmalı derseniz, bizim yapmamız gereken şu. Yapılmayacak işe insanları ümit vermeyeceksin. Ben bu şekilde geldim bu şekilde de gideceğim. Benim yaşam felsefemde de yoktu, ama olabiliyor. Yarın senin işini göreceğiz olmuyor ki. 24 saat sonra gelecek. Çarşamba diyorsun bir hafta sonra geliyor. Senin kapında böyle boynunu büküp duruyor. Ümit vermeyeceksin yapılmayacak işte. Ben onun üzerine çok duruyorum. Bütün muhtar arkadaşlarıma da söylüyorum. Oluyorsa işini göreceksin, olmuyor mu kusura bakma bunu yapamayacağım veya buraya gücüm yetmiyor diye söyleyeceksin. Belki başka alternatif arayacak. Bir kere bunu kesinlikle yapmayacaksın. Bir de hizmet anlamında yapılabilecek, olabilecek taleplerde bulunacağız. Tamam denen işin de peşini bırakmayacağız. Onun haricinde zaten tamamen gerisi kişiliğinizle alakalı.
Mahallemizde 2 tane camimiz var, sağlık ocağımız var, kız kuran kursumuz, çocuk kreşlerimiz var. Şimdi bir yer ayarladık, mahalle konağı yapacağız. Eksiğimiz şu anda yok.
Hizmetlerden memnunuz. Benim 18 senedir ne fuzuli bir talebim olmuştur, ne de olmayacak bir şeyi istemişimdir. Alabileceğini isteyeceksin.
Yaşadığım bir olayı da anlatayım. Bir gün İzmir’in bir ilçesinden ‘başsavcımız görüşecek’ diye bir bayan telefon açtı. Başsavcı’yı bağladı, ‘muhtarım sizden bir ricam olacak’ dedi. Buyurun dedim. Yeğeninin buradaki sağlık ocağına hemşire olarak tayini çıkmış. ‘Düzce’de araştırdım, en nezih, sakin mahallelerden biridir dediler. Sizinle de onun için irtibat kurdum, kiralık bir daire istiyorum’ dedi. Mesela ben o zaman bu mahallenin muhtarı olmaktan onur duydum. Ona burada bir ev tuttuk, 6 ay kadar kaldı. Sonra evlendi, tayin istediler, buradan gitti.
Şikayetler doğrultusunda bir bayanı mahallemizden tahliye etmeye kalktık. Evi de prefabrikti. Gittim evine ikaz ettim, burayı boşaltın diye. Beni savcılığa şikayet etmiş. Bir gün polis geldi. Savcı seni istiyor ifadeni alacak diye. Gittim. Pazaryerinde bayandan telefon numarası istemişsin dedi, şikayet öyle. Sayın savcım beni onun için mi çağırdınız dedim, evet dedi. Tamam ifademi vereyim, sonra gidip istifa edeceğim dedim. Hakikaten muhtarlığı bırakacaktım. Öyle bir şey olabilir mi? Savcı ciddi olduğumu anladı. Bunun için ifade vereceksem bu işi neden yapayım ki dedim. Siz bizi araştırıp, sorup, bu işlerle alakam var mı diye öğrenmeniz gerekirdi demek istedim. Savcı ben seni araştırdım, öyle bir şey yok. Ama dünyanın en adi insanı bile olsa, biz devletiz, bize şikayete gelirler, biz bu ifadeyi almak zorundayız dedi. Öyle bir olay yaşadım. Bir de okulun önüne park yaptırdığımda oradaki çocuklar teşekkür mektubu yazmışlar. Bana da hediye alıp ziyarete gelmişler. O zaman çok mutlu oldum. Bu işin güzel tarafı bunlar. Maddi bir beklentim yok zaten.
59 yaşındayım. Sağlığım elverdiği sürece bir dönem daha yapmayı düşünüyorum. Beni sevenler de bir dönem daha yapmamı istiyorlar. Bir dönem daha niyetim var. Verimli olamayacaksam, insanlara bir faydam olmayacaksa bu işi yapmama gerek yok diyen biriyim. Kendimde hizmet anlamında eksiklik hissettiğim anda, görevde olsam bile bırakırım. Beceremiyorsam bırakırım. Muhtarlık seçimleri ilginçtir. Senin gelmişine, geçmişine, kişiliğine bakıp oy verirler. Ben yaptığım görevden huşu duydum. Çok da güzel görevler yaptım. Çok da başarılı işler yaptık belediyemizin sayesinde. O şekilde bugüne geldik herhangi bir sıkıntı yaşamadan.
Çok kutsal bir koltuk bizim oturduğumuz koltuk. Siyaset bizden başlar. Devlet bizden başlıyor. Sorumluluk altındayız biz. FETÖ olayları oldu, hastalık oldu. Sabahlara kadar yatmadık biz. Adam hasta, biz malzemeleri götürdük evine teslim ettik. Bir an önce iyileşsin yayılmasın, çoluğumuz çocuğumuz zarar görmesin diye. Hz. Hamza ‘Tuna Nehri’nin kıyısında bir koyunu kurt kapıyorsa ben ondan sorumluyum’ demiş. Biz o destur ve bakış açısı ile hizmet ettik. Bir de yapamayacaklarına söz vermesinler. Olmuyorsa olmuyor, oluyorsa da hemen kalkıp yapsınlar. 1 saat bile beklemesinler. En başında da insanlara saygı ve sevgi geliyor, güleceksin. Burası çok önemli. Buna çok dikkat etsinler.”
MAHALLELİNİN BEKLENTİSİ
SÖZLERİMİ YERİNE GETİRDİM
Bugüne kadar her dediğimi yaptım. Birini yapamadım, o da bu yolu delip karşıya bağlantı kuracaktık. Mehmet Keleş ve İsmail Bayram döneminde çok uğraştık, başaramadık. Kalıcı konutların kanalizasyonu bizim yan yoldan geçiyor. Yerini değiştirmek 12-13 sene önce 5-6 milyon TL’ye mal oluyordu, değiştiremedik. Bir onu beceremedim. Geri kalan sözlerimi yerine getirdim. Şimdi çocukların park talebi var. Düzce’nin en eski parklarından biri bu mahallededir. 22 senelik parktır. Gece 12.00-01.00’de bile kontrol ediyorum. Bu kadar kollayabildik. En iyi, bozulmayan parklardan da biridir. 3-5 senelik paklar var, oturmaya yer yok. Kırmışlar, yakmışlar.. İnsanlarımız da çok hor kullanıyor, kamelyanın içinde ateş yakıyorlar. İzahı yok bunun. Halı saha problemimiz vardı, onu da çözüyoruz. Çocuklar orada ücretsiz top oynayacak.
MAHALLESİNE KAZANDIRDIKLARI
DÜZCE MERKEZ’İN HARİCİNDE DOĞALGAZI İLK ALAN MAHALLEYİZ
Ben geldiğimde 10 cm sıcak asfalt yoktu bu mahallede. Asfaltsız, altyapısız sokağımız yok. Bizim mahallede hiçbir mahallede olmayan yağmur suyu kanalı var. Çok da güzel bir işlem yapıldı İsmail Bayram döneminde. Ben öyle bir işlem yaptım ki Düzce Merkez’in haricinde ilk doğalgazı alan mahalleyiz. Çok büyük de savaş verdim onu başlatabilmek için. Söz verildi yapılmadı diyerek gittim dikildim ekipleri aldım. Doğalgazı, asfaltı, tesviyeleri ayrı ayrı yaptırmadım. Biri bitti öbürünü başlattım ki devlet zarar etmesin diye. Çok düzenli inşaatlar yapıldı. Ben hususi de takip ederim hata yapmasınlar diye. Hamidiye Mahallesi çok sakin, düzgün, ananelere dikkat eden bir mahalle. Depremde bu mahalledeki komşuluklara hayran kaldım. Herkes birbirine kapısını açtı, banyosunu açtı. Herkes evinin kapısına çadır kurdurdu komşusuna. Yemeğini, ekmeğini paylaştı. Düzce de bunu yaptı, ama Hamidiye bir adım önde oldu. Çünkü eski yerleşim bozulmadı. Hamidiye’de arsa da kalmadı. İnşaatçılara sorsanız hemen söyler. Adam temel atmadan daireler satılıyor. Yok satıyor Hamidiye.
YAPMAK İSTEDİKLERİ
KARACA DERESİ KENARINA PARK YAPMAK İSTİYORUM
22 sene önce Nezih Tütüncüoğlu tarafından yaptırılan bir parkımız var, onu değiştirmek istedim. Basketbol sahası yaptırmak istiyorum. Çocukların efor sarf edeceği alanlar oluşturmak istiyorum. Halı saha sorununu da çözüyoruz. 3 tane park için ayrılmış yerimiz var. Karaca deresinin kenarında bir yürüme parkuru, bisiklet yolu ve 2 tane park yapıp, spor aletleri koyup, Akçakoca yolundan Memur-Sen’e kadar olan o güzergahı yapmak istiyorum. Kapalı pazaryerimiz bu baharda başlıyor. Bunlar içimde ukdeydi. Dediklerimizi de aşağı yukarı yerine getirdik. Benim dönemimde belediyeye kolay kolay kimse gitmemiştir. Telefonla hallediyoruz bütün işlerimizi. Bir arızam olduğu zaman ekipler 10 dakika içinde burada oluyor.
Editör: C. Sandıkçı