Son Dakika
- 17:58 Motorine indirim
- 17:55 Türkiye tarihinin en büyük rüşvet operasyonu!
- 17:51 Erhan Alemdar; 'Gencim, aktifim, heyecanlıyım ve hırslıyım'
- 17:50 Gümüşova’da tarlalar icradan satılacak
- 17:48 Giyim malzemesi satın alınacak
- 17:46 Akçakoca’da 4.043 m² tarla mahkeme kararı ile satılacak
- 17:41 Yerine yenisi yapılıyor
- 17:37 137 Bin tonu aşkın fındık işlem gördü
- 17:27 Sürücülere cezai işlem uygulandı
- 17:22 Hatayspor-Düzcespor maçı canlı
Yerel yönetimlerde çok yıldız olacaklar
Düzce Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Şule Ay, bilinçlendirme, şiddeti önleme ve şiddetle mücadele üzerine çalışmalar yürüttüklerini, şiddeti önleme stratejisi olarak kadının güçlenmesine önem verdiklerini söyledi.
Düzce’de Avrupa Birliği projeleri hazırlarken tanıştıkları, hiçbir görevi olmayan kadınların şu an çok iyi yerlerde olduklarını görmekten büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Ay, “Her kadın güçlü bir hikaye yazabilir. Sadece zihnindeki engelleri kırması gerekir. Yerel yönetimlerde çok yıldız olacaklarını düşünüyorum. Nitekim öyleler” diyor. Düzce Postası’nın röportaj konuğu olan Şule Ay, Çiğdem Diger’in sorularını yanıtladı…
BİLİNÇLENMEYE VESİLE OLMAK İSTEDİK
-Bize DÜKAM’dan bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu? Bu merkezin hedefleri ve amaçlarından bahseder misiniz?
2013 yılı Ocak ayında kuruldu. Çevredeki kadınlarla ilgili sorunları fark ettim. 2012 yılının sonuna doğru bu merkezin kurulması için bir yönetmelik hazırlayarak senatoya başvurdum. Senatodan hemen geçti, YÖK de onayladı. 2013 yılının şubat ayında da ben ilk müdürü olarak atandım. O günden bu yana çalışıyoruz. Biz kadınla erkek arasında bir denge oluşmasını, her iki cinsiyetin de kanunlar önünde olduğu gibi hayatın tüm alanlarında eşitlik içinde yaşamalarını ve potansiyellerini hayata yansıtmalarını istiyoruz. Kadın ve bunun temsiline ilişkin sorunlar üzerine araştırmalar yapmak ve bu konuda bilinçlenmeye vesile olmayı istedik. Bu yüzden de özellikle yerelden başlayarak ulusal ve evrensel ölçekli olmak üzere işbirlikleri yapmak, projeler hazırlamak noktasında yola çıktık. Bizim genel amaçlarımız bunlar.
KADININ GÜÇLENMESİNE ÖNEM VERİYORUZ
-Bugüne kadar ne gibi çalışmalar yaptınız? Şu anda yürüttüğünüz proje ve çalışmalardan da bahseder misiniz?
80’in üzerinde çalışma yapmışız. Kurulduğumuz ay içinde hemen yönetimde kadın temsili üzerine bir panel yaptık. Önce yerelden başladık. Düzce’deki kadın yöneticileri davet ettiğimiz bir panel yaptık. Onların diğer kadınlar için cesaretlenme aracı olmasını umarak bu çalışmalarla başladık. Eğitim sektöründen özel sektöre, mühendisliklerden diğer alanlara kadar her alandan kadın temsilciler getirdik. Bunu, kurucu rektörümüzün fikri olan ve Liderim Merkezi’nin de desteğiyle hep beraber yürüttüğümüz TÜLİP diye kısalttığımız Türkiye Üniversiteleri Lidelik İyileştirme Programıyla devam ettirdik. Bu program Türkiye’de ilk ve dünyaya da çok model olmuş bir program. Pakistan’dan, Çin’e ve Amerika’ya kadar pek çok yerden programımızı tanımak istediler, izlemek istediler. Onlara bilgilendirmeler yaptık programlarımızda ağırladık. Bu programdan sonra, YÖK Başkanı’nın, Milli Eğitim Bakanı’nın, Sayın Emine Erdoğan’ın katılımıyla, tüm kadın rektörlerin de katıldığı güçlü bir çalıştay yaptık. Türkiye’deki tüm kadın araştırma merkezlerini davet ettik. Yükseköğretimde kadın temsili konusunda yaşanan sorunları ve çözümlerinin nasıl sağlanabileceğini hep birlikte tartıştık. Oldukça güzel sonuçlar elde ettik. Hareket noktamız da bu çalıştaylarda ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri oldu. Bir insanın harekete geçmesi ve ‘ben bunu yaparım demesi’ için bazen ona model olabilecek, teşvik edici başka hemcinslerinin olması gerekiyor. O yüzden biz kadın rol modellerinin varlığına ve görünürlüğüne çok değer verdik. Özellikle de kadınların çok az gözlendiği alanlarda bunu yapmak istedik ki kadınlar için daha fazla cesaretlendirici olsun. O yüzden bazı konuklar ağırladık. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitimler verdik. Düzce’de Beyciler gibi birkaç mahalle için proje hazırladık. Yerelde kadınları muhtarlığa teşvik etmek için projeler yazdık. Biz rol modellerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz, o yüzden b aşarı hikayelerini paylaşmayı seviyoruz. Bunlar gerçekten çok cesaretlendirici oluyor. Bu yıl daha çok araştırma yapmayı planlıyoruz. Şiddeti önleme stratejisi olarak kadının güçlenmesine önem veriyoruz. Tabi bu sadece fiziksel şiddeti çağrıştırmamalı. Şiddet ortaya çıktıktan sonra, mücadele etmek daha zordur. Ama hiç ortaya çıkmasın diye önlemek daha değerlidir. Önleme noktasında kadını güçlendirmek, iş hayatına yönlendirmek, cinsiyet eşitliği noktasında farkındalık artırmak önemli. Daha çok bu noktalara odaklanıyoruz. Şiddetin ayak seslerini fark etsinler, bunu önlemek konusunda adım atsınlar öğrencilerimiz diye, flört şi ddeti gibi veya dijital şiddet gibi konulara dikkat çekmek istiyoruz. O konularda eğitimler, atölyeler, paneller düzenliyoruz. Spor Bilimleri Fakültemizde çok fazla milli sporcumuz var. Bu sporcularımız da ağırlıklı olarak erkek temsilinin yoğun olduğu boks ve halter gibi alanlarda. Kız çocukları kendilerine örnek genç kız modeller görsünler diye, bu kızlarımızla röportajlar yapıp yayınlıyoruz. Zamanla bunların daha fazla yayılıp duyulacağını düşünüyoruz. Dijital şiddet ve zorbalık gibi çalışmalarımız var. Genelde çalışmalarımız bilinçlendirme, şiddeti önleme ve şiddetle mücadele üzerine. Özellikle kadının güçlenmesi üzerine. Siz kadını güçlendiremezsiniz, rehberlik edebilirsiniz. Kadın güçlenir. Bu noktada bilinçlenmesi ve rol modeller görmesi önemli. Daha fazla bunlara ve araştırmalara odaklanıyoruz.
KÜÇÜK YAŞTA ÇOCUKLAR BİLE BUNU ALGILAMIŞ
-Düzce yerelinde yaptığınız araştırmaların sonuçları ile ilgili bilgi verir misiniz?
Çalışmalardan biri 2015 yılında valiliğin isteği ile yaptığımız kadın hakları açısından bir araştırma olmuştu. 2 bin kişiye ulaşarak veri topladık. O araştırmada, kadınların da, erkeklerin de kadınların bazı yasal haklarını kullanması konusunda daha özensiz davrandıklarını anlattıklarını gördük. Bunu tabi niteli araştırmalar yaparak derinlemesine çözümleyeceğiz. Bunun dışında toplumsal cinsiyet rollerini herkes aslında algılamış. Küçük yaşta çocuklar bile bunu algılamış. Ben daha önce çocuk üniversitesi çalışmaları içinde çocukların ne kadar cinsiyet eşitsizliğini algılayıp bunlara uygun roller sergilediklerini incelemek istemiştim. Çocuklara kadın mesleği, erkek mesleği ve cinsiyet fark etmez diye seçenekler sunarak farklı meslekleri işaretlemelerini istemiştim. Gördük ki daha ilk ve ortaokul çocukları bile cinsiyetlerle meslekleri ilişkilendirmiş durumdaydılar. Bu yüzden biz kadın profesyonel meslek sahiplerini özellikle erkek mesleği diye seçilen alanlarda derslerimize davet ettik, onlarla s ohbetler ettik. Bunun sonucunda aynı anketi tekrar uyguladık ve çocukların fikirlerinde değişimler gözlemledik. Yani küçük yaşta bile cinsiyet, meslek ilişkilendirmeleri vardı. Ama küçücük bir eğitimle bu ilişkilendirmenin çözülebildiğini gördüm.
KADINLAR ÇOK FAZLA ROL ÜSTLENİYOR
-Düzce’de farklı kökenlerin kadına bakışı ile ilgili de bir araştırma yaptığınızı söylediniz. Onun sonuçları nasıldı?
Onu henüz yayınlamadığım için tüm detayları paylaşmak istemem. Ama kadınlar çok fazla rol üstleniyor, bu net. Bunu günlük yaşamda da izleyebiliyoruz. Tabi biraz çözülme var. Şu anki çocuklar bambaşka rollere adapte geliyorlar. Örneğin evde kumandayı kullanan artık çocuklar olmuş, kadın ya da erkek değil. Erkek üstünlüğü, çocuk lehine terk edilmeye başlanmış. Bu da farklı toplumsal çözülmeler yaratacak illa ki, çözülmeler olduğunu da gözlemliyoruz. Kadınların güçlü olduğunu da net olarak anladığımızı söyleyebilirim.
GÖRÜNMEZ CAM TAVANLA KARŞILAŞIYORLAR
-Düzce’deki kadınların sorunlarına yönelik tespitleriniz neler? Türkiye’dekinden farklı mı, aynı mı?
Düzce ile diğer illeri kıyaslayan bir çalışma yapmadık. O yüzden bu konuda kişisel fikir beyan edebilirim. Objektif bir şey söylemem mümkün değil, ama her yerde aşağı yukarı aynı gibi. Zaman zaman yurt dışından gelen misafirlerden de aynı şeyi duyuyoruz. Mesela kadının yükseköğretimde temsili ya da cam tavan endeksleri incelendiğinde Türkiye’de dünyaya göre çok aleyhte bir durum yok. Yani Türkiye yükseköğretimde kadın temsilinde gayet iyi. Fakat kadınların yönetimde temsiline gelince görünmez bir cam tavanla karşılaştığını, yani yükselme sorunu yaşadığını söyleyebiliriz. Düzce’de Avrupa Birliği projeleri hazırlarken tanıştığımız, hiçbir görevi olmayan kadınların şu an çok iyi yerlerde olduklarını görüyoruz. Çok büyük keyif veriyor bu, heyecan verici oluyor. Her kadın güçlü bir hikaye yazabilir. Sadece zihnindeki engelleri kırması gerekir. En büyük engel o. İlla ki mücadele etmesi gereken şeyler olacak. Ama başarmak istediğinde mücadeleye açık olmalı herkes, her konuda.
YEREL YÖNETİMLERDE YILDIZ OLACAKLAR
-Birkaç sene öncesine kadar hiç kadın muhtar yoktu, şu an kadın muhtarlarımız var. İl Genel Meclisi Başkanımız kadın. Kadınları daha fazla yönetimlerde görmeye başladık. Bunda DÜKAM’ın etkisi mi var?
DÜKAM’ın etkisi var dersem, ayıp ederim. Tüm kadınların etkisi var. Bizim ilk kadın muhtarımız Hanife Gür, Avrupa Birliği projelerinde tanıştığımız biriydi. O zaman da o muhtardı. Ulviye Dikmen, Selma Demirelli, Hanife Gür, daha ismini saymadığım birçok insan var ki onlar, onları tanıdığım günden beri sürekli olarak mücadele ediyorlar. Ben Hanife Hanımın ne kadar başarılı muhtarlık yaptığını hep gözledim. Onun rol model olduğunu düşünüyorum ve pek çok kadın kendi mahallesinden, köyünden adaylığını koydu. Kadınlar gerçekten çok başarılılar. Çok detaylı düşünüyorlar, çok azimliler. Vazgeçmeyi düşünmüyor herhalde kadınlar. O yüzden mücadele ruhları çok güçlü. Evlerinde gösterdikleri titizliği, mahallelerinde, köylerinde gösteriyorlar. O yüzden yerel yönetimlerde çok yıldız olacaklarını düşünüyorum. Nitekim öyleler. DÜKAM mutlaka heyecanlandırmıştır. Size bunu söyleyecek kadınlar vardır. Ama tek başımıza bunu üstlenmemeliyiz.
KADINLAR ÇALIŞMAYA HAZIRLAR
-Benim öngörüm şu. Önümüzdeki seçimlerde daha fazla kadın aday göreceğiz. Erkek egemenliği kırılıyor gibi.
Kesinlikle. Kadınlar yönetim kademesindeki bir göreve gelmesi için ilk etapta düşünülenler olmuyor çoğunlukla. Başarısı gözlemlenip de getirilenler oluyor. Yani liyakatla geliyor çoğunlukla kadınlar. O yüzden ben önlerinin de açık olacağını düşünüyorum. Düzce’de ben şöyle bir yapı gözlemledim. Şehirli-köylü ayrımını hissetmiyorsunuz. Şehirde yaşayan herkesin köyü var. O köyle sürekli bağlantısı var. O yüzden köylü diğer şehirlerde gözlemlediğim gibi daha düşük sosyo-ekonomik seviyede gibi görünmüyor burada. Çok bağlılar, iç içeler. Mesela dağ çileği köyü projesi var. O projede de köyün üretime katılması, kadınların güçlenmesi çalışmaları yapılıyor. Ben bu tür çalışmaların zamanla artacağını düşünüyorum. Çünkü çok rol model görmek heyecanlandırıyor. Kadınlar çalışmaya hazırlar. Şu anda da kadınlara verilen destekler artıyor. Kooperatifleşme çalışmaları yapılıyor. Destekler veriliyor. Evet çok zor, çok fazla mücadele etmek gerekiyor. Ama Düzce’de bunun çok iyi örnekleri var. Kadınlar arı gibi çalışıyorlar. Kadın emeği merkezinde neredeyse tüm dükkanlar doldu. Gerçekten çok iyi çalışmalar yapıyorlar. Kadın STK’ları güçlü diye düşünüyorum Düzce’de. Biz de onları güçlendirmek için mücadele vereceğiz.
BU AVANTAJI BİZ YAKALADIK
Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda hem duyarlılık gelişsin, hem de üniversitemiz bu konuda bir eylem planına sahip olsun istiyoruz. Umarım bu yıl gerçekleştiririz. Bu eylem planını da tüm birimlerde uygulamaya geçireceğiz. Mesela üniversitemizde yönetimde kadın temsili kadın rektörlerden sonra çok arttı. Birçok fakültemizin dekanı kadın. Bölüm başkanı da oluyorlar rahatlıkla. Bu avantajı biz yakaladık. Bunun genişleyen avantajlarla sürmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz bu konuda çalışacağız.
UYANMA VE BİLİNÇLENME GÜNÜ OLSUN
-Kadınlara ne mesaj vermek istersiniz?
İçinize bakın ve gücünüzü fark edin. Hedef koyun, yaparsınız. Kurucu Rektörümüz Funda Sivrikaya Şerifoğlu her TÜLİP’te söyler; dünyanın bir yerinde biri yaptıysa, ben de yaparım; hiç kimse yapmadıysa ilk ben yaparım. Bunun çok güzel bir ilke olduğunu düşünüyorum. Neden yapmayalım? Tabi ki yaparız. Mutlaka birbirimizi destekleyip, ilerleyebiliriz. Tüm kadınların tüm 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum. Bu günü kutlamadan ziyade bir uyanma ve bilinçlenme günü olarak görmeyi tercih ediyorum. Cinsiyet, zihniyet meselesidir. Kadını da erkeği de birbirini destekleyecek bir zihniyetle yetiştirmek gerekir. O yüzden bu zihniyet meselesinde çözümün bir parçası olmaya davet etmek istiyorum.
Editör: C. Sandıkçı
videolarımızdan ilk siz haberdar olun.
