- 27.09.2022 09:12
HER derde deva bir bitki sorusunun cevabıdır, “SARIMSAK.”
Sarımsak (Allium sativum) Amaryllidaceae ailesine ait soğanlı bir bitkidir. 1 metreye kadar büyüyen çok yıllık çiçekli bir bitkidir. Orta Asya ve İran’ a özgü olan sarımsak birkaç bin yıldır insanların tüketiminin artmasıyla dünya çapında yaygın kullanılan bir baharat ve bitki çeşidi olmuştur. Antik Mısırlılar tarafından hem gıda aroması hem de ilaç olarak tüketilmekteydi. Sarımsak kokulu bir bitkidir ve 3 katmandan oluşur. Sarımsak dişini saran bir iç kılıf, onu saran bir ince kılıf ve onu çevreleyen dış yaprak katmanından oluşur. Soğanı genellikle, asimetrik olarak 10 ila 20 diş içermektedir. Doğru zaman ve şekilde ekilirse hemen her yerde yetişebilen bitkidir. Arı, kelebek, güve ve diğer böcekler sayesinde tozlaşmayla üremektedir. Günümüzde sarımsak üretiminin çok büyük kısmı Çin tarafından karşılanmaktadır.
İnsanlar genellikle sarımsağın kokusu ve acı tadından şikayetçidirler. Aslında bu sarımsağın zarar gördüğünde karşılık olarak verdiği tepkidir. Örneğin sarımsağın keskin kokusundan sorumlu fitokimyasallar, bitkinin hücreleri zarar gördüğünde üretilir. Sarımsak hücreleri parçalandığında, ezildiğinde veya çiğnendiğinde hücre boşluklarında depo edilen enzimler, hücre sıvılarında depolanan kükürt içeren bileşiğin parçalanmasına neden olur. Ortaya çıkan keskin veya acı tadından ve güçlü kokusundan sorumludur. Allisin, sarımsağın acı tadından sorumlu en önemli bileşiktir. Pişirilme ile allisin uzaklaşır ve acı tat oranı azalır. Hem böylece sarımsağın baharat olarak kullanımı için de yumuşak tat ortaya çıkar. Sarımsak bol miktarda yenildiğinde bir sonraki güne kadar ter ve nefesteki etkisi devam eder. Bunun nedeni güçlü kokulu kükürt bileşiklerinin, allil metil sülfür oluşturulmasıdır. Bu bileşik sindirilemez ve kana geçer. Akciğere ve cilde taşınır. Ve buralarda uzun süreli etki gösterir.
Sarımsağın kansere karşı içerdiği yüksek antioksidan özelliği ile iyi bir koruyucudur. C ve E vitamini kükürtlü bileşenler ve mineral içeriği sayesinde kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir. Tabi ki bu özelliğini kaybetmemekte önemlidir. Örneğin hassas bir vitamin olan C vitamini metal ile temas ettiğinde etkisini kaybeder. Bu yüzden sarımsağın çok fazla bıçakla kesilmemesi, rendelenmemesi önerilmektedir. Bütün yutmayı tercih etmeyen veya yemek istemeyenler için örneğin tahta havanlar kullanılabilir.
Düzenli olarak tükettiğimiz sarımsak beyin tümörü, kolon kanseri, mide kanseri, tiroid kanseri, prostat kanseri, cilt kanseri gibi hastalıklara karşı koruyuculuğu arttırdığı, tedavilerde başarı oranını artırdığı ve sağlıklı hücreleri de koruduğu bilimsel araştırmalarla öne sürülmektedir. Zengin vitamin ve mineral içeriği sayesinde saçların daha güçlü, daha canlı ve parlak görünmesine katkı sağlar.
Sarımsağın daha çok taze olarak ve çok fazla zedelenmeden tüketilmesi önerilmektedir. Her derde deva, hastalara şifa olan sarımsağı sofralarımızdan eksik etmemeli, tüm yararlı etkilerinden faydalanmalıyız.
Yorum Yap