- 7.01.2023 15:20
İki gündür dilimde Kul Nesimi den şu mısralar var.
“Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın”
*
Bu arada Öncü’den usta gazeteci, Sadullah Ünsal’ı tebrik ediyorum…
Şehirde arzu ettiği gündemi oluşturuyor mu bilemem ama benim gibi şehri yeni yeni el yordamıyla tanımaya çalışan biri için birkaç konu ve ince bir yol belirlediğini söyleye bilirim…
Bilirim taşra gazeteciliğini az buçuk. Mühim bir etki alanı vardır. Birde dünya onların etrafında döner hep. Sürekli şehirde oldukları için önemli bir vazifedir yerelde kalmak.
Ha bu kadar olumlu bakışın yanında; Öncü ağzında beğenmediğim bir huy olduğunu da eklemek isterim.
Mesele derin!
Kavurmaya taktı bir de. Habere gidip pilavı konuşmak. Yok üzüm çöpü, armudun sapı, pilavın eti…
Yeniçeriler isyan çıkartacağı zaman “hoşafın yağını” bahane ederlermiş. Bizim Sadullah şehre isyan bayrağı açmış. Kesilen kurbandan et yollayın demeyi unuttum. Bunun kazasını yapın BELTUR genel müdürüyle.
Aslında demem gerekenler farklıydı ama pilava takıldım kaldım bende.
Öncü ve bazı haber organlarının gazetecilik mantığında, 28 Şubat öncesi bazı huylar seziyorum.
Dile bakın; mealen “Ooo bizim anlattıklarımız, anlatamadıklarımızın onda biri bile değil!”
Madem elinde haber değeri olan malzeme var! Eeee mevzu ney kardeşim, niye susuyorsun? Aksi halde gazetecilik değil başka bir şey yaptığın.
Bakın dostlar, bir şey demenin en kötü yanıdır karından konuşmak. Ne dosta faidesi vardır, nede düşmana zarar verir.
Abiciğim ‘bir mevzu olduysa’ az ucundan sözü diyip gerisini; yok Reis zarar görür, yok dava incinir, yok o, yok bu… diye kulağın üstüne yatmak gazetecilik değildir. Haber değeri olan her şey, deliller esası ve kamu vicdanı için şeffafça yazılır.
Ama taşra gazeteciliğinin en zirvesi var burada. Koruduğun makama da karşısında tuttuğun muhalefete de zerre faidesi olmayan bu habercilik dedikodunun ilanından başka bir şey değildir.
Artı koruduğunu iddia ettiğin insana daha çok zarar verir. Ahali, ‘biz bu kadarını diye biliyoruz siz gerisini düşünün’ diye haberin kalan kısmını vatandaşın kendi hayal gücüne bırakmak kadar kötü bir şey yoktur.
Eğer dediklerinde samimiysen korkma!
Yoook, anlatacak bir mesele gerçekten ve ben buradan zorluyum, mesele varsa çıkar, yoksa günü kurtaracak habercilik diyorsan, ahiretini de yakarsın.
Gazetecilik, her şeyden önce şeffaflık, cesaret, adalet ister.
Kul Nesimi’yle başladık onla sözü bağlayalım.
“Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın
Gece gündüz bu hizmetin
Şefaatin kerametin
Senin olsun hoş sohbetin
Yeter huzurum gitmesin
Nesimiyem vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın”
Eşe dosta selam olsun.
Yorum Yap