‘Yunus Özay Er siyaseti’ diye bir olgu oluşmaya başladı zihnimde.

Her gün yerel bir gazetede olma arzusu, o olmazsa kendi sosyal medya hesaplarından süslü cümlelerle bir şeyler karalayıp, odasından çıkmadan piyasada varmış hissi oluşturma derdi olan garip bir arkadaş. Görün bakın! Algısal olarak Düzce’de ana muhalefet imajı çizme gayretleri sarf eden bu müzmin muhalif, her ne hikmetse seçime az zaman kala da gidip Ankara’da yalvar yakar partisini birinin yanına payanda etme derdine düşer… Bu anlattıklarım tecrübeyle sabittir.

Sizce bu davranış bozukluğunun sebebi ne olabilir?

Ülke siyasetinde benzeri örnekler vereceğimiz ulusal ölçekte isimler var. Ama bizim Yunus kendine has bir özellikte, numunelik bir karakter. Siyaset kurumunun bilimsel analizi için korunması gereken bir örnektir. Taklitçi ve ortama uyum sağlama özelliğinin, fikirsel olarak yetiştiği atmosferin bir tezahürü olduğunu biliyorum.

Çünkü hasbelkader dışarıdan geniş aileyi gözlemliyorum, irsi olarak bir SOYAÇEKİM belirtileri yok arkadaşta.

Hatta Kabalak bölgesinde bu tip insan sayısı bir elin parmağı kadar.

Yani kendi hayatını dizayn edemeyen bu tipi tip siyaset dizayn edecekmiş! Diyorum ya kibri boyundan büyük. Enaniyet sahibi ona göre, o efendi başkası tebaa. Mesela ona göre ben, ‘cahil, yazı yazmasını bilmeyen, başkasının yazısına ismimi veren bir köleyim.’ Bu beni gördüğü, başkalarını gördüğü yeri demeyim…

Sarhoşla çocuk için büyük adam olabilirsin sevgili Yunus ama sadece kibrini görüyor o arkadaşlar. Onun beden bulmuş hali büyük evet ama bu büyüklük siyasette özürlü bir büyüklüktür.

Bana gel seninle az siyasi irfan sohbetleri yapalım. Sadece gelme arzun bile eğitimin ilk adımıdır. O kibrini kır bak neler değişecek ömründe.

Birde ticarette münazaralı olduğun arkadaşların gönlünü al, borçlarını öde ya da helallik iste. Aksi halde yine başarılı olamazsın. Bu yollar ah alan insanla yürünmez.

Anladın mı, ben neden Faruk Özlü ile yol yürüyorum? Ve onun için bedel ödeme derdindeyim.